Bir oğlun olduğuna inanmak istedim ve hayal gücümü kullandım. | Open Subtitles | أردت أن أصدق أن لك ابناً لذلك تركت لخيالي العنان |
Sadece bufaloları burnundan tutup dolaştıracak kadar cesur bir oğul istiyorum. | Open Subtitles | أريد فقط ابناً يكون شجاعاً وهو طفل يقود الجاموس من أنفه |
Onun oğlu olmak kolay değil Fredo. Hiç kolay değil. | Open Subtitles | ليس سهلاً أن يكون المرء ابناً ليس سهلاً على الاطلاق |
Sadece bu soruya özel olarak bir oğlum var diyelim. | Open Subtitles | بالنسبة لهذا السؤال, فلنفترض أن لدىّ ابناً واحداً فقط |
Ya hayırlı bir evlat ol ya da kayalıklara çakıl. | Open Subtitles | كن ابناً باراً أو غطس في الصخور التي في الأسفل |
Agag kraliçesi kurtulduğunda, bir erkek çocuğu doğurdu. | Open Subtitles | بقيت زوجة أجاج الملكة على قيد الحياة وولدت ابناً |
Yani onunla birlikte olmak istiyorsun, ama bir oğlun olduğunu sanıyor. | Open Subtitles | أعني، مثلا. أنت تريد أن تظل معها لكنها تفكر أن لك ابناً |
Peki o muhteşem oğlun neden her yere yırtık ayakkabı ile gitmene izin veriyor? | Open Subtitles | آيغوو ، ربيتي ابناً عظيماً يا سيدتي ومع ذلك ترتدين هذا الحذاء المهترء دوماً |
İstediğin kadar oğlun yokmuş gibi davran, beni reddet. | Open Subtitles | اذا تستطيع انت تتظاهر بأنك لا تملك ابناً |
oğul olmak kolay değil, Fredo. Kolay değil. Annem derdi ki: | Open Subtitles | ليس سهلاً أن يكون المرء ابناً ليس سهلاً على الاطلاق |
Sanırım bir oğul sahibi olacağım. Bu senin de varisin olacak. | Open Subtitles | أعتقد أنني سأنجب ابناً وسيكون وريثاً لك كذلك |
Çünkü bu olmazsa aynı sonuç tekrarlanır, babasız bir oğul, oğlunu nasıl seveceğini bilmeyen bir baba olur. | Open Subtitles | لأنّه، من دون ذلك، سيتصرّف بنفس الطريقة تماماً. سيكون ابناً آخراً من دون أب |
Kraliyet mahkemesinde rahip yardımcısı olan birinin oğlu olarak daha inançlı olmalısın. | Open Subtitles | بصفتي ابناً لشماس سابق في الكنيسة ينبغي أن يكون لديك المزيد من الإيمان |
Bir yerlerde yeni okudum onun bir rahibin oğlu olduğunu biliyor muydun? | Open Subtitles | قرأت للتو مقالاً عنه هل تعلم بأنه كان ابناً لكاهن ؟ |
Annesi hep bir oğlu olsun isterdi. O yüzden şans getirsin diye külotumu bile istedi. | Open Subtitles | والدته أرادت أن تنجب ابناً لذلك استعارت سروالي التحتي للحظ |
Demek istediğim, benim de 6 yaşında bir oğlum var ve o da bana, hâlâ küçük bir bebek gibi geliyor. | Open Subtitles | ما عنيته هو أن لي ابناً عمره في الـ6 وما زلت أعتبره طفلًا |
Klişe olacak ama, kızımı kaybetmiyorum, bir oğlum oluyor. | Open Subtitles | أجل. ثمة فكرة قديمة، أنك لن تفقد ابنتك طالما ستكتسب ابناً. |
Benim gibi boktan birinin sanki hep iyi bir evlat olmuşcasına değiştiğini görünce... daha da fazla etkilenecekler. | Open Subtitles | سيتعجّبون أكثر لأنّ شخصاً فاشل مثلي أصبح من النخبة وبعدها سأكون ابناً مطيعاً |
Ya da, nefret ve cinayete niyetlenirken bile, iyi bir evlat olmaya çalışan Darryl Cotton'a ne dersin? | Open Subtitles | أو كيف أن داريل كوتون يحاول أن يكون ابناً صالحاً حتى وإن عنى ذلك الكراهية و القتل؟ |
Başka bir evrene geçip benim olmayan bir çocuğu aldım. | Open Subtitles | عبرت إلى عالم آخر، وأخذت ابناً لا يحقّ لي. |
Kusura bakma, bir oğlumu o ölüm tuzağında kaybettim, diğerini de kaybetmeyeceğim. | Open Subtitles | أنا آسف، لكني سبق وأن خسرت ابناً في فخ الموت ذاك. ولن أخسر آخر. |
ama Tayland'da işsiz bir oğlunuz olması bir başarı olarak görülür. | TED | ولكن عندما يكون لديك ابناً عاطلاً في تايلاند فذلك ينظر اليه على انه انجاز نوعاً ما |
O çok iyi bir evlattı ve bu çiftlik onsuz tam bir çöplük. | Open Subtitles | لقد كان ابناً طيباً, المزرعة تالفة بدونه |
Brad isminde bir oğulları daha var. 14 yaşında. | Open Subtitles | و يملكان ابناً آخر يدعى (براد) و هو بالرابعة عشر من عمره |
Seni Labirent'in hayırlı evladı olarak görmektense ölmeyi yeğlerim, anladın mı? | Open Subtitles | و سأموت قبل أن أراك ابناً مُطيعاً للمتاهة.. أتسمعني؟ |
Bir zamanlar başkasının da oğluydum. | Open Subtitles | كنتُ ابناً لشخص آخر أيضاً في السابق |