Bu kaşifler güneye doğru bir yolculuğa çıktığında, Etiyopyalı seyyahlar da kuzeye gitmeye başlamıştı. | TED | في الوقت ذاته الذي اتّجه فيه هؤلاء المستكشفون جنوبًا، بدأ الحجاج الإثيوبيون بالسفر نحو الشمال. |
Şüpheli beyaz, erkek, kuzeye doğru yaya olarak kaçıyor siyah deri ceket giymiş. | Open Subtitles | المشبوه به ذكر أبيض، ..اتّجه شمالاًمشياًعلىالأقدام. .. |
Dağlara doğru gitti. Orada sinyal alamıyoruz. Hareket hâlinde veya sabit olabilirler. | Open Subtitles | لقد اتّجه إلى داخل الجبال لا يمكن الحصول على إشارة هناك بأعلى وربما يكونون في طريقهم إلى خارج المكان |
Genel görüş, başka bir isimle batıya doğru gittiği ve orada inzivaya çekildiği yönünde. | Open Subtitles | "الإحتمال المرجّح أنّه اتّجه غرباً" "مستعملاً إسماً مستعاراً" "أين عاش حياة عزلة تامّة" |
Ama söyleyebildiğim kadarıyla kuzeybatıya doğru gidiyor. | Open Subtitles | بأنّه اتّجه نحو الشمال الشرقيّ |
— Güzel, baş tarafına doğru git. Tamam. | Open Subtitles | جيّد، اتّجه صوبها الفريق (أ) يقطع الاتّصال |
En yüksek noktaya doğru gidin. | Open Subtitles | اتّجه نحو أعلى موقع مناسب |
Sizden 2 blok uzakta East Village'in doğusuna doğru takip ediliyor. | Open Subtitles | إنّها على بُعد مبنيين منكِ، اتّجه شمالًا لجادّة (دي). |
Stefan hiç göz kırpmadan New York'a doğru yola koyuldu. | Open Subtitles | (ستيفان) اتّجه لـ (نيويورك) بدون ذرّة تردد. |
- Chris, ormana doğru koş! | Open Subtitles | -كريس)، اتّجه صوب الغابة) |
- Chris, ormana doğru koş! | Open Subtitles | -كريس)، اتّجه صوب الغابة) . |