Onunla görüşemeyeceğimi söylemek zorundayım ama ikinci olarak da, onu görmeliyim. | Open Subtitles | اعلم انه علي اخباره انني لا يمكنني رؤيته ولكن عندما أراه |
Kafamda ve kalbimde ona söylemek istediğim çok şey vardı. | Open Subtitles | هناك الكثير من الاشياء في قلبي ورأسي اردت اخباره بها |
Sid'in ofisini arayıp sakal meselesini çözmeye çalıştığımı söyler misin? Onunla öğlen yemeğinde konuşacağım. | Open Subtitles | هل يمكنك لإتصال به و اخباره أني سأحل مسألة اللحية هذه واني سأكلمه على الغداء |
Koloniler Başkanı adına özel bir görevde olduğunu söyleyebilirsin. | Open Subtitles | يمكنك اخباره انك تعمل مساعد خاص لرئيسة المستعمرات |
Şey, onu ofisime kadar çağırdım o yüzden gerçekten önemli bir şey söylemem gerekiyordu. | Open Subtitles | استدعيته إلى مكتبي لذا كان عليّ اخباره بأمر هام. |
Her sabah ona söyleme niyetiyle uyanıyorum ve geceleri de ona söylememenin verdiği suçluluk duygusuyla uykuya dalıyorum. | Open Subtitles | استقيظ كل صباح مع نية اخباره واذهب للنوم كل ليلة بالشعور بالذنب |
Jessica, boşanma davasını bu yüzden anlatmak istemiyordu. | Open Subtitles | لهذا جيسكا ارادت ان تنتظر في اخباره عن الطلاق |
- Tıbbi ilaç. - Ona söylemedin mi? - söylemelisin | Open Subtitles | انت لم تخبره يجب عليك اخباره اتعلم انه يبدو مألوفاً لقد رأيتيه فى الحانة |
Yani Jess ona bunları söyleyemedim o zaman, ama sana şimdi söyleyebilirim. | Open Subtitles | الامر ياجيسي هو انني لم اتمكن من اخباره ذلك حينئذ لكن يمكنني اخبارك الان |
Çocuklar, babanıza söylemek istediğiniz şeyi söyleyin. | Open Subtitles | حبايبي اخبروا ابوكم الذي تريدون اخباره به |
Kendimi ona söylemek zorunda hissettim, efendim. Özür dilerim. | Open Subtitles | شعرت بأنه يجب عليّ اخباره سيدي، إني اَسف |
Ona işini aksatmaması gerektiğini söylemek benim üzerime vazife değil. | Open Subtitles | ليس عملي اخباره البقاء على خط العمل ايضاً |
Ama onun ne söylemek istediğini anlayamıyordum. | Open Subtitles | ولكن لا استطيع ان اعرف ماذا كان الشيء الذي تريد اخباره لي |
Eğer görürsen ona bir donör adayımızın olduğunu söyler misin? | Open Subtitles | اذا رأيتيه هل يمكنك اخباره بأن لدينا متبرع؟ |
Bayan Bosma, bana söylediğiniz şeyi söyler misiniz? | Open Subtitles | مثل, السيدة بوزما, هل بإمكانك اخباره مااخبرتيني? |
Sadece bazı cevaplar aradığım için geldiğimi söyleyebilirsin... ve cevabımı aldım. | Open Subtitles | بإمكانك اخباره انني جئت ابحث عن بعض الأجوبة و قد حصلت عليهم |
Ona av arkadaşlarında birinin aradığını söyleyebilirsin. | Open Subtitles | انه أمر طارئ. هل تستطيع اخباره أنني من رفاثه في الصيد? |
Geleceğini düşünmedim, bu yüzden onu aradım söylemem gereken önemli bir şey var dedim... ve sadece burada konuşabileceğimizi söyledim. | Open Subtitles | ظننت أنه لن يقبل لذا أخبرته أني أريد اخباره بأمر هام، وأن هذا هو المكان الوحيد حيث أستطيع اخباره. |
- Ona söyleme niyetim yoktu ama, bütün o tavsiyeler derken. | Open Subtitles | لكي يقولها بين لم اتقصد اخباره |
Yani ilişkini anlatmak zorundayız. | Open Subtitles | مما يعني أن علينا اخباره بشأن العلاقة الغرامية |
...ona yoluna devam etmesini söylemelisin. | Open Subtitles | سوف تفكرين في اخباره... أن يتخطاك. |
Ben ona gerçekte ne olduğunu asla söyleyemedim. | Open Subtitles | و لم استطع بالتأكيد اخباره بما كانت عليه بالفعل |
Ona Jimmy'yi söylemeye çalıştığım son yüz seferde tavuk gibi korktum. | Open Subtitles | كنت أخاف فى الـ100 مرة الأخيرة التى حاولت فيها اخباره عن جيمى |
Doğruyu söylemekten başka seçeneğin yok Betty. | Open Subtitles | اعتقد انه ليس لديكِ اية خيار بيتي سوى اخباره بالحقيقة |