O kadar iyi bir muhabirsen, onları güneşin sıcağından ve tozdan uzaklaştırıp, içeriye davet et bakalım. | Open Subtitles | إذا كنت مراسل جيد ادعوهم ، بعيدا عن الشمس والغبار. |
Sen istiyorsan onları davet et. Ama ben burada olmayacağım. | Open Subtitles | ادعوهم اذا اردت ولكني لن اكون هنا |
Kim gelmiş, hayatım? Onları içeri davet et! | Open Subtitles | من هؤلاء يا عزيزى ادعوهم للداخل |
Onları, yüz yüze görüşmeye davet edin. | Open Subtitles | ادعوهم لمقابلتك وجهاً لوجه |
Onları yüz yüze görüşmeye davet edin. | Open Subtitles | ادعوهم لمقابلتك وجهاً لوجه |
Onları yemeğe davet edin. | Open Subtitles | ـ ادعوهم ليتعشوا معنا |
Depresyondaki arkadaşların bedava iş gücü kaynağı olabilir. (Gülüşmeler) Yani esas demek istediğim onları hayatına bir şekilde katkıda bulunmaya davet et, bu sinemada izlemek istediğin bir filme çağırmak gibi küçük bir şey olsa bile. | TED | أصدقاؤك المكتئبون قد يساعدونك في أعمالك بشكل مجاني، (ضحك) ما أرمي إليه هو في الحقيقة، ادعوهم لكي يساهموا في صناعة حياتك بطريقة ما، حتى ولو كان أمراً بسيطاً كدعوتهم لمشاهدة فيلم أردت مشاهدته في السينما. |