Bilmem. Sevdiği kız için kulağını kestiğini biliyorum. | Open Subtitles | انا لا اعلم ما اعلمه انه قطع اذنه من اجل فتاة احبها |
Acaba Dick benim için kulağını keser mi? | Open Subtitles | اتسال اذا كان ديك بامكانه قطع اذنه من اجلى |
Çocuğunu büyütür belli bir yaşa getirirsin, sonra Texas gülümseyerek kulağına şunları fısıldar, | Open Subtitles | ترعى الام طفلها حتى يكبر فتأتي تكساس وتهمس في اذنه وتبتسم له |
Bu küçük adam kulağına girdiğinde yumurta yapmak için kanından beslendi. | Open Subtitles | حالما تمكن هذا الصغير من التسلق الى اذنه,تغذى على دمه ليصنع البيض |
Kulağında o kabuk varken... hiçbir şeyi duyamaz. | Open Subtitles | لا تقلق حيال ذلك لا يستطيع سماع شيئ ليس وكل تلك القشرة في اذنه |
İnsanın burnunun ve kulağının her sene ne kadar büyüdüğünü bilirdin. | Open Subtitles | . أن انف الانسان و اذنه تنمو بكسر بوصه كل عام |
Mülküme girmek için iznini almam lazım. | Open Subtitles | و انا علي الحصول على اذنه للدخول الى ملكيتي |
Onun izni gerektiğine göre çok gizli bir askeri bilgi olmalı. | Open Subtitles | وبما انك تحتاج الى اذنه, فلابد ان يكون هذا سرا كبيرا من اسرار الجيش |
Neden birini kulağından beynine doğru bıçaklarsın? | Open Subtitles | لم ستطعن احدا بسكين عبر اذنه لتصل دماغه؟ |
Eğor kulağını koparıp güzel bir bayana atmak istersen.. ...sol tarafta olacağım. | Open Subtitles | ساكون جالستا على الشمال يا فريزر في حالة فكرت بقطع اذنه ورميها لسيدتك الجميله |
George Bailey aile işini batırdığında mı, Danna Reed ağladığında mı yoksa adi eczacı kulağını kanattığında mı daha mutluydum, hatırlamıyorum. | Open Subtitles | انا لااعرف متى كنت اسعد حينما دمر جورج بيلى اعمال العائله او حينما بكت دونا ريد او حينما جعل الصيدلى اذنه تنذف |
- Tamamen delirmiş. Kendi kulağını kesti. | Open Subtitles | انه مجنون تماما , لقد قطع اذنه بيديه |
Biri kulağını kaybetmeden önce mola verelim. | Open Subtitles | هي ، هي ، هي . "هولي فيلد" ، "تايسون" . أسماء ملاكمين# . دعونا نوقف الخصام قبل أن يفقد احدهم اذنه |
kulağına nazikçe fısıldayan bir tavsiye olmak. | Open Subtitles | ان اكون ذلك الصوت الذي يهمس بلطف عبر نصائح هكذا في اذنه |
Hala kulağına yakın bir yara izi var. | Open Subtitles | و قال انه مازال لديه ندبة قريبة جدا من اذنه |
Telefonu sol kulağına dayıyor. | Open Subtitles | هو يحمل الهاتف الى اذنه اليسرى. |
Kulağında o kabuk varken... hiçbir şeyi duyamaz. | Open Subtitles | لا تقلق حيال ذلك لا يستطيع سماع شيئ ليس وكل تلك القشرة في اذنه |
Sağ Kulağında akut akustik travma var ve bacağından şarapnel parçası çıktı. | Open Subtitles | لقد اصيب بصدمة صوتية حادة في اذنه اليمنى و سحبت شظايا من رجله |
Galiba sapığın biri onu parkta bayıltmış ve Kulağında enfeksiyon oluşturmuş. | Open Subtitles | يبدو بأن مجنون سحبه الى الحديقة، و نقل له عدوة سيئة في اذنه. |
Sağ kulağının arkasında ne var? | Open Subtitles | إذاً ، مالذي يوجد خلف اذنه اليمنى؟ |
Bir tane sıkalım derim. Tam kulağının arkasına! | Open Subtitles | انا اقول ان نقتله رصاصة واحدة خلف اذنه |
Diğer herifin kulağının arkasını kaşıyor. | Open Subtitles | انه يهرش للرجل الأخر خلف اذنه |
Tekrar oğluma dönecek olursak, ben bu konuşmayı yaparken, omuzumun üzerinden bakıyordu, ben de ona, size bugün göstereceğim klibi gösterdim. ve ondan iznini istedim -- ve aldım da. | TED | و الان لنعود الى ابني، عندما كنت احضر لهذه المحاضرة ، كان ينظر من وراء كتفي، و اريته مقاطع الفيديو التي كنت ساريكم لها اليوم، و طلبت اذنه للنشر-- و وافق. |
- Onun izni olmadan giremem. - Farklı taraflara mensubuz. | Open Subtitles | استطيع ان ادخل دون اذنه نحن نعمل لجانبين مختلفين - |
Yani ona bir şeyler satın alıp kulağından para çıkarmaktan söz etmiyoruz. | Open Subtitles | أعني . انا لا اتحدث عن شراء الأشياء له أو سحب عملة معدنية من اذنه |