Eğer küçük kızımın her zaman istediği düğünü yapmasına izin verirsen sana söylüyorum, hayatının sonuna kadar bunu hatırlayacak. | Open Subtitles | إذا أمكنك ان تجد في قلبك انا تجعل طفلتي الصغيرة تحصل على الزفاف الّتي دائما ما ارادته إنني اخبرك |
İşte Ann'in istediği bu. O dışarıda kanoculuk yapıyor olmak istiyor. O dışarıda dağlara tırmanıyor olmak istiyor. | TED | هذا ما ارادته آن ، أرادت ان تكون بالخارج تجدف، ارادت ان تتسلق الجبال. |
Tek istediği silahsa bu adamları niye öldürdü? | Open Subtitles | بدون ادراك انه معبىء لكن لو ان المسدس هو كل ما ارادته لماذا تقتل كل اؤلئك الرجال ؟ |
Gerçekten istediği şey babasıydı, lakin babası mezara girene kadar ulaşamayacak. | Open Subtitles | هو حقاً ما ارادته لكنها لم تحصل عليه حتى مات |
Hayır, tek isteği o gece olanlarla ilgili gerçeği söylemekti. | Open Subtitles | كل ما ارادته هو أن تخبر حقيقة ما جرى في تلك الليلة. |
Hillary'nin Eggbert'dan farklı olarak istediği şey neydi? | Open Subtitles | ما الشيء المختلف الذي ارادته هيلاري عما يريده إيجبرت؟ |
- Efendim, bu First Lady'nin yapmak istediği toplantısıydı, unuttunuz mu? | Open Subtitles | هذا اجتماع السيدة الاولى الذي ارادته ، تذكر؟ |
Ancak şimdi istediği bir çocuğu kaybetmenin acısını tadacak. | Open Subtitles | ولكن الان ستعرف الم فقدان الطفل الذي ارادته |
O küçük kızın tek istediği bir hesap makinesi ve bir şanstı. | Open Subtitles | كل ما ارادته تلك الفتاة الصغيرة كان حاسبة وفرصة |
Boşanma sırasında istediği her şeyi verdim. | Open Subtitles | على كُلِ حال , أعطيتها كل شيء ارادته عند الطلاق |
- Tek istediği hatırlanmaktı. | Open Subtitles | كل ما ارادته ان يتذكرها الناس. |
Jim, bunun bir yardımı olmuyor. Beth, onun tek istediği, onu olduğu gibi kabul etmendi. | Open Subtitles | بيث" كل ما ارادته منكِ هو ان تتقبليها على ماهي عليه" |
Açık artırmaya kendin koyduğun bir parçaya teklif mi veriyorsun? Bu pis evsiz istediği an fikrimi değiştirdim. | Open Subtitles | لقد غيرت رأيى عندما ارادته هذه الغجرية |
Tek istediği cinsel olarak kullanılmaktı ama hayır! | Open Subtitles | كل ما ارادته هي هو ان تمارس الجنس |
Ve sen, ona istediği her şeyi getireceğim. | Open Subtitles | وانت سوف احضر لها كل شيئ ارادته |
İstediği şey, hedefi buydu. | Open Subtitles | هذا ما ارادته كان ذلك هو الهدف |
Tek istediği insanların ona "Bırak şunu," demeleriydi. | Open Subtitles | كل ما ارادته ان يخبرها من حولها "استجمعي قواك، وتوقفي" |
Eğer onun istediği buysa öyle olsun. | Open Subtitles | اذا كانت هذه ارادته فلتكن كذلك |
Başından beri istediği şey buydu çünkü. | Open Subtitles | لأن هذا ما ارادته منذ مدة طويلة |
Ama kendisine umumi af verilen korumamız altındaki bir uzaylı isteği dışında alıkonuldu ve tek umudu bizdik. | Open Subtitles | ولكن الفضائي كان تحت حمايتنا، والذي تم منحة العفو تم اخذه ضد ارادته |
Her şey bir çocuğun psikozlu bir deli tarafından isteği dışında düzülmesi yüzünden. | Open Subtitles | كل هذا لأن فتى أعطي وظيفة بعكس ارادته . |