Bir iş arkadaşım kendi ailesi tarafından erkek kardeşinin işlediği bir suça bedel olarak gelin verildi. | TED | إحدى زميلاتي وهبتها عائلتها كفدية مقابل جريمة ارتكبها أخوها. |
Bu nedenle mahkeme sizlerin işlediği suçu gözardı etmiyor; ancak belli bir yere kadar bu dış etkiler sebebiyle kışkırtıldığınızı dikkate alıyor. | Open Subtitles | لذا تتفهم المحكمة دون التغاضي عم فعلوا مع العلم أن الجرائم التي ارتكبها الرجال اعترفوا بذنبها |
Ve bu işi ifadesiz bir yüzle işlediği iddia ediliyor ki, bu adamın idamını Bayan Dubois ve ben daha sabah izledik? | Open Subtitles | وأخذ يدعي بمنتهى الثقة أن الجريمة ارتكبها رجل رأيته أنا والسيدة ديبوا يتم إعدامه في وقت سابق من صباح ذلك اليوم |
Bazen daireler çiziyor, bazen geriye bile gidiyor ve bazı kuşaklar büyük dedelerinin yaptığı hataların aynını yapabiliyor. | TED | فأحيانًا يعيد نفسه، أو حتى يتراجع للخلف، وأنه يمكن لأجيال ارتكاب نفس الأخطاء التي ارتكبها أجداد أجدادهم. |
Eğer bir ölü cinayet işlemediyse öyleyse kim işledi? | Open Subtitles | بالطبع , إن لم يرتكب ميت جريمة قتل فمن ارتكبها ؟ |
Tahminimce Russell Edgington tarafından işlenen o adi suçtan beri süregelen ve yaygınlaşan vampir düşmanlığının bununla ilgisi olduğunu düşünüyorum. | Open Subtitles | حسنا، كما ترين أه، يمكنني فقط أن أخمن أن تفشي معاداة مصاصي الدماء وكرههم منذ الجريمة الشنيعة التي ارتكبها راسل إدجنتون |
İnsani zaafları yüzünden işlediği günahlarını bağışla. | Open Subtitles | اغفر له خطاياه التي ارتكبها عن ضعف طبيعته البشرية |
Evet, onun işlediği bir cinayetten beni suçluyorlar. | Open Subtitles | نعم, إنني أتهم بجريمة قتل هو من ارتكبها. |
İşlediği suçların cezasını çekeceğinden emin olmalıyız. | Open Subtitles | يجب أن نتأكد أن يدفع ثمن الجرائم التى ارتكبها |
İşlediği bütün cinayetlerin tek ortak yanı şiddet içermesiydi, ama dünkü infaz şiddetten ziyade... | Open Subtitles | كل الجرائم التي ارتكبها لديها شيء واحد مشترك كان هنالك عنف، لكن تنفيذها لم يكن عنيفاً |
Bana işlediği cinayetleri anlatıyordu, Şerif. | Open Subtitles | أتعلم , لقد كان يخبرني بشأن جرائم القتل التي ارتكبها أيها العمدة |
Sabıkası olabilir, geçmişte işlediği bir suç hâlâ aklında. | Open Subtitles | قد يكون لديه سجل جريمة قديمة ارتكبها لاتزال تطارده |
Karısını aldattığını itiraf etmesini söyledim, işlediği tüm suçları değil. | Open Subtitles | أنا اخبرته ان اقول لزوجته انه خانها و ليس بالاعتراف بكل خطيئة ارتكبها |
Tabi, Hagan'ın işlediği yarım düzine ya da daha fazla vukuatın da bu meseleyle alakası yok. | Open Subtitles | نعم , ولا نصف دستة من الجرائم ارتكبها هيجين |
Sanığın yıllar boyu işlediği çok sayıdaki suç kendisinin toplum ve insanlar için bir tehlike olduğunu gösteriyor. | Open Subtitles | عدد الجرائم الذي ارتكبها المتهم طوال الأعوام الماضية يشير إلى أنه خطر على أهله وعلى المجتمع |
Ve onun yaptığı bazı şeyler var ki kesin olarak açığa çıkarılması gerekir. | Open Subtitles | و هناك بعض الافعال التى ارتكبها التى تبرهن على رغبة فى التطهر |
yaptığı tüm hatalarla ve keşke geri alabilseydim dediği şeylerle. | Open Subtitles | و على كل الأخطاء التى ارتكبها و الأمور التى كان يتمنى أن يستعيدها |
Ne suç işledi? | Open Subtitles | ماهي الجريمة التي ارتكبها ؟ |
5 yıl önce işlenen bir cinayet hakkında rasgele gönderilmiş bir mesajın onu geri göndermek için yeterli olacağına gerçekten inanıyor musun? | Open Subtitles | انت حقا تعتقد ان رسالة واحدة عشوائية عن جريمة ارتكبها قبل خمس سنوات ستكون كافية لترجعة? |
Tulsa'a geçen sene 20'li yaşlarında beyaz erkekler tarafından işlenmiş suçlara bakmayı dene. | Open Subtitles | جربى البحث عن الجرائم التى ارتكبها الذكور البيض فى منتصف العشرينات فى تولسا على مدار العام المنصرم |
Kuzey Kharun Başkanı Al-Jahwar, Hague Mahkemesince Güney Kharun halkına karşı insanlık suçu işlemekten aranıyor. | Open Subtitles | والرئيس الجوهر مطلوب لمحكمة العدل الدولية... ...لمجازر ارتكبها بحق الجنوبيين |
İşlemediğim ve detayları hakkında hiçbir şey bilmediğin bir suç için beni cezalandırmak. | Open Subtitles | واجبكم المدني بمعاقبتي عن جريمة لم أكن ارتكبها وشيء أنت لاتعرف عنه شيئاً؟ |