- Bayanlar ve baylar karşınızda dünyanın en kısa bum mikrofon operatörü. | Open Subtitles | السيدات والسادة، أقصر مشغل ازدهار هيئة التصنيع العسكري في العالم. |
Happy, bu herif bir hareket yapacak olursa kafasını bum mikrofonla kır ve minibüse doğru koş. | Open Subtitles | سعيد، وإذا كان هذا الرجل يجعل هذه الخطوة، يمكنك قضاء عليه مع هيئة التصنيع العسكري ازدهار |
Tam bir yaşam bolluğu. | Open Subtitles | ازدهار مدهش للحياة. |
Rus Arktiği'ndeki Sibirya'da, maden bolluğu büyük şehirlerin kurulmasını sağladı. | Open Subtitles | في القطب الشمالي الروسي المتمثل بـ (سيبيريا) عملت الثروة المعدنية على ازدهار مدنٍ كبيرة |
Güneş, planktonların büyümesini sağlayacak olan mikroskobik bitkileri harekete geçiriyor. | Open Subtitles | تواصل الشمس تزويد نموّ النباتات المجهريّة التي تصنع ازدهار العوالق |
Güneşin en güçlü olduğu dönemdeyse tüm doğa koşulları el ele vererek planktonların gelişimini destekliyor. | Open Subtitles | ،وبأقصى قوّة للشمس تتّحد كل هذه العناصر لخلق ازدهار للعوالق بكثافة عالية |
Ama bahar yağmurları gelince, bunu elde edersiniz: Çölün çiçek açması. | TED | ولكن عندما تاتي أمطار الربيع تحصل على هذا: ازدهار الصحراء. |
Çökelti zengini Sarı Nehir, binlerce yıl boyunca bu toprakların refahına büyük katkı sağlamış. | Open Subtitles | لآلاف السنوات، النهر الأصفر غني بالراسب سبب ازدهار الوسط الصيني. |
bum, bum, bum, bum. | Open Subtitles | ازدهار، ازدهار، ازدهار، ازدهار. |
Chris "bum Bum" Cotter'dan. | Open Subtitles | كريس " ازدهار " الوتد |
Yaz sonu planktonların sayısı öyle artıyor ki Kuzey Pasifik boyunca ışık saçıyorlar. | Open Subtitles | بحلول نهاية الصيف فإن ازدهار العوالق واسع للغاية حيث يتشعّب عبر شمال المحيط الهاديء |
Büyük Zimbabve'nin çiçek açması garip bir an değildi. | TED | إن ازدهار زيمبابوي العظمى ... لم يكن لحظة نزوة. |
İmparatorluğun refahına büyük katkılarda bulunmuş, eski imparatorların adları yüceltilerek,onlara ulu birer tanrı gibi saygı duyulurdu. | Open Subtitles | ماضي الأباطرة الذين ساهموا بشكل كبير في ازدهار الامبراطورية كانوا يبجّلون كالآلهة من خلال تأليههم ورّثوا أسماءهم إلى ذراريهم |