Bu geçen yüzyılda astronomların, mücadele ettikleri temel bir problemdi. | Open Subtitles | أو أنك قريب جدا هذه مشكلة اساسية تصارع عليها الفلكيون |
Bir çeşit temel içgüdü gibi. Haline bak, tereddüt ediyorsun. | Open Subtitles | انها غريزة اساسية لديهم انظر الى نفسك , انت تتردد |
Muhtemelen üçüncü tarafların yardımcı olabileceği en temel yöntem taraflara gerçekte neyin tehdit altında olduğunu hatırlamaktır. | TED | بصورة اساسية جداً لحل ذلك النزاع حيث يمكن للطرف الثالث ان يذكر الاطراف على الدوام بالشيئ الموجود على المحك |
Aslında oldukça temel şeyler -- devamlılık hakkında düşünmek, yedekler hakkında düşünmek aslında önemli olan şeyler hakkında düşünmek. | TED | انها في الواقع اشياء اساسية جدا التفكير في الاستمرارية,التفكير في النسخ الاحتياطية التفكير في الاشياء التي تهم حقا |
Ve bu en temel özelliği yeni teknolojimizde kullanabiliriz. | TED | وهذه خاصية اساسية التي استكشفناها بتقنيتنا |
Ve bu ortaklık kişisel olarak inanıyorum ki bugünlerde kablosuz iletişimde karşılaşılan 4 temel problemi de çözecektir. | TED | وانه هذا التعايش الذي أعتقد شخصيا يمكن ان يحل اربع مشاكل اساسية التي تواجهنا في الاتصالات اللاسلكية هذه الايام |
Çok temel bir önermeyle başlıyor: tabii ki tanrı yok. | TED | انه يبدأ من مقدمة اساسية: بالطبع , لا يوجد هناك إله |
Bu da şu yüzdendi: Bu noktaya kadar doğada bulduğumuz her hidrostatik iskelet aynı temel elementlere sahipti. | TED | وذلك بسبب ان كل هيكل هيدروستاتيكي وجدناه في الطبيعة حتى تلك اللحظة له عناصر اساسية. |
Çalışan hafızanın dört temel bileşeni vardır. | TED | الذاكرة العاملة لها اربعة مكونات اساسية. |
Katalepsi üzerinde çalışma yapmanın temel zorlukları ve bu hastalığa çok az kişide rastlanılması nedeniyle... .. bana teklif edilen randevuyu hiç düşünmeden kabul ettiğime inanabilirsiniz. | Open Subtitles | بسبب وجود صعوبة اساسية فى دراسة حالات الصرع وندرة هذا المرض لك ان تصدق اننى فى هذه الساعة |
Editörün olarak, hikâyenin gidişatı en temel problem diyebilirim ya da eksikliği. | Open Subtitles | كمحررة أواجه مشكلة اساسية في رحلة الكتاب أو بالأصح افتقاره لتسلسل |
İşte o, bonsainin oluşumu için gerekli olan üç temel erdemi simgeliyor. | Open Subtitles | المثلث يمثل ثلاث نقاط اساسية لتشكيل البونساي |
Tabii ki, bazıları daha temel yöntemleri kullanır. | Open Subtitles | بالطبع , بعض الاستخدامات هي طرق اساسية أكثر. |
Prensiplerimiz bizi öylesine tüketmişti ki en temel görevimizi terk etmişiz. | Open Subtitles | لقد استهلكتنا مبادئنا لدرجة أننا هجرنا الواجب الاكثر اساسية لنا |
Özünde yeşil olan bir profili temel alıp dağıtım politikalarıyla sıkı bir mücadeleye girişecegiz. | Open Subtitles | الطاقة المستدامة هو عنواننا مع سياسات اساسية لتوزيع الموارد |
İnsanlar bazen temel varsayımlarının yanlış olduğunu farz ederler. | Open Subtitles | احيانا النّاس يصنعون فرضيات على فرضيات اساسية خاطئة |
Bizim evrenimizin, çok sayıda kabarcıktan meydana gelen sabunumsu bir çoklu evren içindeki bir evrenden ibaret olduğuna ve her bir kabarcığın farklı temel sabitler ve farklı fizik kanunlarına sahip farklı bir evren olduğuna dair düşünceler mevcut. | TED | لقد تم التكهن من قبل أن كوننا ليس الا فقاعة في أكوان صابونية متعددة مصنوعة من عدد وفير من الفقاعات, و كل فقاعة هي عبارة عن كون مختلف له ثوابت اساسية مختلفة و قوانين فيزيائية مختلفة. |
Üç temel tür silah anlaşması vardır. | Open Subtitles | هناك ثلاثة انواع اساسية من صفقات السلاح |
Başlamadan önce sana temel kuralları söyleyeceğim. | Open Subtitles | حسنا ، عدة قواعد اساسية قبل ان نبدأ |
"Bilimsel araştırmam temel bir gerçeği doğruladı." | Open Subtitles | البحث العلمي اثبت حقيقة اساسية واحدة |