"استطاع" - Translation from Arabic to Turkish

    • başardı
        
    • başarmış
        
    • olabilir
        
    • tek
        
    • kaçtı
        
    • başarmıştı
        
    • buldu
        
    • ancak
        
    • edebildi
        
    • edebilir
        
    • başarabildi
        
    • yapabilseydi
        
    ancak bir ülke, bu kısır döngüden kurtulmayı ya da uzak durmayı başardı. TED ولكن هناك بلد واحد استطاع ان يخرج من هذه الدائرة التي تسيطر على المنطقة
    Buna rağmen, Archie bunu yapmak için izin almayı başardı. TED ولكن "أرشي كوشران" استطاع ان يحصل على تصريح للقيام بذلك
    Şey. İlk olarak, buradan senden fazla kaçmayı başarmış tek adama gittim. Open Subtitles حسناً، في البداية، توجهت للشخص الذي استطاع الفرار من هنا أكثر منك
    - Sadece ona görünmüş olabilir. - Doğru. O hiçbir şey hesaplamadı. Open Subtitles استطاع عقله ان يراها مباشرة هو لم يفك اي رمز فعقله فارغ
    Yalnızca tek bir yavru hayatta kaldı ve hala bir öncü dişileri yok. Open Subtitles صغير واحد استطاع البقاء على قيد الحياة ومازال لا يوجد لديهم أنثى مهيمنة
    Çavuş ve dört kişiyi kaybettik ve piç kurusu kaçtı. Open Subtitles خسرنا سامل واربع جنود , و ذلك الحقير استطاع الفرار
    tek bir adam, yıllarca süren yalnızlığımı, tek başına telafi etmeyi başarmıştı. Open Subtitles سنوات من الوحدة وفي دقيقة واحدة استطاع ان يأخذها كلها بعيدا
    Fakat yakalandığımız her felakette, maraton insanları bir araya getirmenin yollarını buldu. TED لكن بكل كارثة أصبنا بها، استطاع الماراثون أن يجد طرق ليجمع الناس مع بعض.
    O bu ülkenin ne kadar parası olduğuyla ilgilenmedi, veya bu binayı hiç bitirip bitiremeyeceği ile, fakat o bir şekilde bunu yapabildi, burada inşa edebildi. TED لم يهتم لغنى هذا البلد أو لفكرة أنه قد لا يستطيع انهاء هذا المبنى أبداً و لكنه و بطريقة ما استطاع أن يبنيه هنا.
    Bill seni bütün dünyanın gözü önünde nasıI böyle rezil edebilir... hiç anlamıyorum. Open Subtitles كيف استطاع بيل أن يهينك هكذا أمام العالم بأكمله لكن فقط من ورائي
    Ve bir grup şimdilerde bu hidrojen jonglörü hidrojenazı taklit etmeyi başardı. TED ويوجد فريق استطاع للتو تقليد ذلك الإنزيم المنتج للهيدروجين.
    Bu adam, hepsini ortadan kaldırmayı nasıl başardı? Open Subtitles هذا الشخص كيف استطاع ان يتعامل معهم بتلك الطريقه ؟
    Biri olay yerinde ölürken, yıkılmadan önce diğeri kendini sokağa atmayı başardı. Open Subtitles تم إطلاق النار على رجلين, أحدهما مات على الفور الآخر استطاع الوصول إلى الشارع قبل سقوطه
    İlk olarak, buradan senden fazla kaçmayı başarmış tek adama gittim. Open Subtitles في البداية.. توجهت للشخص الذي استطاع الفرار من هنا أكثر منك
    O denli genç birinin bu kadar güç ve maharetle bunca şeyi başarmış olması inanılmaz. TED إنه لشيء لايُصدق أن شخصاً يافعاً مثلك استطاع تحقيق كل هذا من خلال القوة الخالصة والبراعة.
    Yakutlarından bazılarını tutmayı başarmış olsa da serveti kesinlikle parıltısını kaybetti. TED ورغم أنّه استطاع الاحتفاظ ببعض الياقوت، إلّا أنّ ثروته قد خسرت بلا ريب جزءًا جيدًا من بريقها.
    Hem taraftarlar bunları öğrenebiliyorsa ne kadar zor olabilir ki? Open Subtitles أدركتُ أنه اذا استطاع المشجعين تعلّمها، أسيكون صعباً عليّ ؟
    150 yıl boyunca balina avcilarından canını kurtarmış olabilir. TED وقد استطاع ان يستمر في الابحار طول تلك المدة
    Will, bugüne kadar Glory'nin canını yakabilmiş tek kişi sensin. Open Subtitles ويل ,أنتِ الشخص الوحيد الذي استطاع اصابة جلوري علي الاطلاق
    En azından biri kaçtı. Galiba Beauclere. Open Subtitles واحد استطاع الافلات على الاقل اظن انه بوكلير
    Doktor Arya DNA'mı kullanarak bir çocuk yaratmayı başarmıştı. Open Subtitles الدكتور آريا استطاع خلق طفل باستخدامالحمضالنوويالخاصبي.
    Beni Twitter'da buldu, geliştirdiğimiz bir sistemin zor zamanında işine yaradığını söyledi. TED بحث عني في تويتر، ليخبرني أن النظام الذي طورناه، استطاع استخدامه بسلاسة خلال وقتٍ عصيب.
    H.M.'nin hippokampı kaldırıldıktan sonra, kısa süreli hafıza oluşum yeteneği zarar gördü ancak tekrar yoluyla fiziksel görevleri öğrenebiliyordu. TED بعد إزالة حصينه، تأذت قدرة ه.م. على تكوين ذكريات قصيرة الأمد. لكنه استطاع تعلم المهام البدنية عبر التكرار.
    Emirleri takip etmenin... sonuçlarını hayal edebildi. Open Subtitles لقد استطاع تخيل العواقب لو اتبع التعليمات
    Bunu bizim uygulamamız fark edebiliyorsa, SEC de fark edebilir. Open Subtitles واذا برمجياتنا استطاع معرفة هذه الصفقات، يمكننا تبليغ مجلس الاعلى
    Yıllarca aradıktan sonra sonunda kuzey İran'da ki bazı tüccarlardan onu satın almayı başarabildi. Open Subtitles بعد البحث لعدة سنوات ، استطاع أخيراً شرائها من بعض التجار في شمال ايران
    Eğer herhangi biri rol yapabilseydi şu anda sahnede olurdu. Open Subtitles إنْ استطاع أىّ منهم التمثيل كانوا سيمثلون على المسرح.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more