Amerikan yerlileri esir edildi fakat birçoğu yeni hastalıklar yüzünden ölürken bir kısmı etkileyici bir şekilde direndi. | TED | وقد تم استعباد الهنود الحمر الأصليين الأمريكين لكن العديد منهم توفي بسبب أمراض جديدة بينما قاوم الآخرون على نحو فعال |
Bunu mu efendim? Bu, esir ev cinlerinin işaretidir. | Open Subtitles | هذا يا سيدي هو علامة استعباد قزم المنزل السحري |
Tabii Almanların tüm Avrupa'yı esir etmesinden başka. | Open Subtitles | باستثناء أنها منعت ألمانيا من استعباد أوروبا |
Ona, dünyadaki seçkin tabakanın, toplumları köleleştirmek için yarattığı, sahte kıtlığı gösteriyor. | Open Subtitles | لقد جعلها ترى كيف يقوم المستعمرون بنهب و استعباد الشعوب |
Ancak benim amacım Jedi düzenini köleleştirmek değil, onu yok etmek. | Open Subtitles | من وجهه نظري ليس استعباد نظام الجاداي لكن انه الفناء |
Bu tüm insan tarihince ıspatlanmış, ve geçerliliği kabul edilmiş aynı yöntemleri ile gerçek kölelik. | TED | إنها استعباد حقيقي تماما بنفس الطريقة التي تم فيها تعريف الاستعباد خلال كل التاريخ البشري. |
Orada kalan azat edilmiş köleleri yeniden köleleştirip sizden intikam almaya yemin etmişler. | Open Subtitles | إنهم يعيدون استعباد أشخاص أحرار ويهيئون للثأر ضدك |
Bir süre tutsak olacaksın ama senin ruhunu esir edemezler. | Open Subtitles | وسوف تكونين مقيدة لفترة من الوقت لكنهم لا يستطيعون استعباد روحك |
Üstün akılları esir almakla ilgili her ahlaki şüphenin yanında süper zekânın belki bizi zekâsıyla yenip zincirlerini kırıp yönetimi ele geçirebileceğinden endişe edebilirsiniz. | TED | أيضًا بجانب تأنيب الضمير الذي قد تشعر به حول استعباد عقول خارقة، يجب عليك أن تقلق حول إمكانية تفوّق الذكاء الصناعي الخارق علينا، ثم يستقل ويتولى الأمور. |
Ekto Morfikon Titan; yani tüm evreni kendine esir edecek ikili makine. | Open Subtitles | ال(إكتو مورفيكون ) ، وهى زوج من الماكينات العملاقة قادرة على استعباد الكون بأسره |
Ve kalanlar esir edildi. | Open Subtitles | وتم استعباد كل من بقي |
Britanyalıları ve Romalıları yendi İrlanda'nın iyi insanlarını köleleştirmek isteyen zalim yabancıları. | Open Subtitles | حارب البريطانيين والرومان والغرباء الذين ارادوا استعباد الناس الطيبين الايرلنديين |
Lâkin, aslına bakılırsa mavimsi renkli ülkelerde hiç bir kölelik olayının bulunmadığı ülkelerdir. | TED | ولكن في الحقيقة الأماكن ذات اللون الأزرق هي الدول التي لم نتمكن من إيجاد حالات استعباد فيها. |
Dışarıya çıktım ve anahtar sözcük olan... "kölelik" hakkında 3,000 makale yediden inceledim. | TED | بدأت في التقصي وقمت بمراجعة الأبحاث المتوفرة. 3,000 مقالة تندرج تحت الكلمة المفتاحية "استعباد". |
Eğer onları durdurmazsak dünyada kalan her iyi insanı köleleştirip katledecekler. | Open Subtitles | إذا لم نوقف لهم، أنها سوف استعباد جزار في كل شخص جيد تركت على وجه الأرض. |