Müthiş bir tiksinti hissetsem de onları anladığımı itiraf etmeliyim. | TED | الشئ الذي يجب أن أعترف به لنفسي، مع اشمئزاز شديد أنني أصبت به. |
Hayır, suç mahalli resimleri herkeste tiksinti ifadesi yarattı. | Open Subtitles | لا لا صور موقع الجريمة اظهرت اشمئزاز عندهم جميعاً بشكل عام |
Çünkü bir tek tiksinti engel olur İpini koparmış insanlara | Open Subtitles | يسبب الاشمئزاز فقط اشمئزاز الناس |
İkinci bir kez göz atarlarsa bunu iğrenerek değil saygıdan yapmalarını istiyorum. | Open Subtitles | إذا ألقوا نظرة ثانية أريدها أن تكون من رهبة، لا من اشمئزاز |
Bilimde, itibarınız her şey demek ve insanlar koridorlarda kıs kıs gülüyorlardı, bana bakıyorlardı, iğrenerek -- yakınımda olmaktan korkarak. | TED | في العلم، مصداقيتك هي كل شيء، والناس كانوا يضحكون في الممرات، ويحدقون فيّ، بنظرات اشمئزاز. يخشون الإقتراب مني. |
Lucien ve ben hep birbirimizden tiksinmişizdir. | Open Subtitles | لطالما جمع بيني وبين (لوشان) اشمئزاز متبادل. |
Lucien ve ben hep birbirimizden tiksinmişizdir. | Open Subtitles | لطالما جمع بيني وبين (لوشان) اشمئزاز متبادل. |
Ona karşı ne bir hoşnutsuluk... ne soğukluk, ne tiksinti, ne de nefret hissettim.... bedeni bütünüyle beni kabul etti, ve beni kabul etmek istediğini hissettim. | Open Subtitles | كانت هي الحالة الأولى التي لم أشعر فيها بأي نفور، أو مسافة, أو اشمئزاز,... أو عدم استلطاف لتلك المرأة, ولكني قبلت بجسدها كلياً, ولاحظت أنها قبلت بي. |
Ayağa kalktın ve bana iğrenerek baktın... | Open Subtitles | كنت وقفت وتحدق في بنظرة اشمئزاز |