| Benim için harika şeyler yaptın, ama burada yanlış yoldasın. | Open Subtitles | انت فعلت اشياء رائعه لى .. ولكن انت فى طريق خاطىء هنا |
| Evet, Çince programınızla ilgili harika şeyler duydum. | Open Subtitles | اجل لقد قرأت اشياء رائعه عن برنامجكم للغة الصينيه |
| O da sizin hakkınızda harika şeyler söylemiş ve koltuğu sizin almanızı istiyor. | Open Subtitles | لقد قال اشياء رائعه عنك وهو حقا يريدك ان تحصلي على المنصب. |
| Jordan, 4400 için harika şeyler yaptın. | Open Subtitles | جوردان انت فعلت اشياء رائعه لل 4400 |
| harika şeyler yaptık. | Open Subtitles | لقد فعلنا اشياء رائعه |