Cam hepsini tek başına yapmak zorunda kalmadığı için minnettar olacaktır. | Open Subtitles | أعرف ان كام يقدر عدم اضطراره لفعل كل شيء لوحده |
Sana söylemek zorunda kalması onu öldürürdü herhalde. | Open Subtitles | اضطراره لاخبـارك بشأن هذا قد يقتلـه |
Bay Scott mekik göndermek zorunda kaldığımız için özür diliyor. | Open Subtitles | السيد (سكوت) يتقدم باعتذاراته عن اضطراره إرسال طاشرة مكوكية. |
Dün bütün gün seninle çalışmak zorunda olduğu için şikayet edip duruyordu, Davis. | Open Subtitles | كان يشتكي طوال يوم أمس حول اضطراره العمل (معك اليوم يا (دافيز |
Koca Kafa'ya atıldığını söylemek zorunda kalacak. | Open Subtitles | اضطراره أن أخبر (أبو راس) أنه مطرود. |