"اضطررت الى" - Translation from Arabic to Turkish

    • zorunda kaldım
        
    • zorundaydım
        
    • zorunda kaldığımı
        
    Bara kelepçelemek zorunda kaldım. Open Subtitles اضطررت الى تكبيل له إلى شريط السكك الحديدية.
    Çocuğa ağlamasın diye 50 dolar vermek zorunda kaldım. Open Subtitles اضطررت الى إعطاء الصبى 50 دولاراً ليتوقف عن البكاء
    Biri annesinden çıkış yolunu bulamadı, böylece sezaryen iziyle yaşamak zorunda kaldım. Open Subtitles بعض الاشخاص لايستطيعون ايجاد طرقهم بدون ماما لذا اضطررت الى تمزيق معدتي بقسم سي
    Yatağımın yanında kuma gömülü bir kola cevizi ile uyumak zorundaydım ve 7 cüzzamlı için 7 madeni para gibi şeyler... TED ولكن اضطررت الى النوم مع عروق الجوز بجانب سريري, مدفونا في الرمل, ومنح سبع قطع نقدية لسبعة مرضى بالجذام وهلم جرا.
    Senden ayrılmamak için neler yapmak zorunda kaldığımı bilmiyorsun. Open Subtitles وانت لا تعلم ما اضطررت الى فعله لأحافظ عليك
    Bir polis gibi bütün arkadaşlarını aramak zorunda kaldım. Open Subtitles اضطررت الى الاتصال بأصدقائك كانني شرطي سخيف
    "Rock'n Roll Bovling Sokağı"nı, seyahat programından çıkarmak zorunda kaldım. Open Subtitles اضطررت الى التخلي عن بولينغ الروك اند رول من خط سير الرحلة لدينا
    Holly'yi bir saatten fazla dinlemek zorunda kaldım. Open Subtitles اضطررت الى الاستماع الى هولي تثرثر لأكثر من ساعة
    Triberg'de starwheel aramak zorunda kaldım. Open Subtitles اضطررت الى اقتفاء اثر العجلة النجمية في تريبيرج،
    İlk kez bir kadını gömmek zorunda kaldım. Open Subtitles تلك هي المرة الأولى اضطررت الى دفن امرأة
    Sorun şu ki, kamyonu bırakmak zorunda kaldım çünkü polisin onu arayacağını biliyordum. Open Subtitles المشكلة هي أنني اضطررت الى التخلص من شاحنة النقل لأنني كنت أعرف أن الشرطة تقوم بالبحث عنها
    Ogden'i Göçmen Bürosu yetkilileri ile bırakmak zorunda kaldım. Open Subtitles اضطررت الى ترك اوجدين مع سلطات الهجره
    Bu yüzden bırakmak zorunda kaldım. Open Subtitles لهذا السبب اضطررت الى مغادرة البلاد.
    Babası zombiye dönüştüğünde gözlerinin önünde merhamet göstermek zorunda kaldım. Open Subtitles اضطررت الى قتل والدها أمامها بعد أن تحول .
    Şu küçük atm işinde polise rüşvet vermek zorunda kaldım. Open Subtitles انت ومهمة البنك اضطررت الى رشوة الشرطي
    Onu almak zorunda kaldım. Open Subtitles اضطررت الى الذهاب لاصطحابها
    Okulu bırakmak zorunda kaldım. Open Subtitles اضطررت الى ترك المدرسة.
    Uzun lafın kısası, çok güvenli bir yerden çok değerli bir şey almak zorundaydım ön kapıdan da almamız mümkün değildi, bu yüzden de- Open Subtitles قصة طويلة قليلا اضطررت الى الحصول على شيئا ذا قيمة عالية للخروج من مكان آمن جدا ، والباب الامامي لم يكن خيارا
    - Bu yüzden Knox'a ihbar etmek zorundaydım. Open Subtitles كنت أعرف انك سوف تقلبه لذلك اضطررت الى ان اعطي نوكس بعض المعلومات
    Eve gidip hamile karıma, ağabeyi beni öldüremeden onu öldürmek zorunda kaldığımı söylemeyeceğim. Open Subtitles أنا لن موطن لزوجتي الحامل لها اضطررت الى قتل شقيقها قبل أن يتمكن من قتلي.
    Elbette, sana yemek yedirebilmek için, seni kaç kez bu şeylerden uzak tutmak zorunda kaldığımı sayamam. Open Subtitles طبعا أنا فعلت. لا أستطيع عد مرات عديدة اضطررت الى سحب كنت بعيدا عن هذا الشيء فقط لتحصل على تناول الطعام.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more