| Roger, ortağım patlatıcı aleti, kuryenin alıp gitmesini engellemek için bileğine bağlamak zorunda kaldı. | Open Subtitles | أيها العقيد, شريكى اضطر أن يربط آلة الإطلاق بمعصمه |
| Carlo iki gün önce dönmek zorunda kaldı. Bu gerçekten kötü oldu. | Open Subtitles | كارلو اضطر أن يعود إلى البيت قبل أيام ، هو كان سيئاً جداً |
| Çok para kazandı ve insanları kızdırdı o yüzden terk etmek zorunda kaldı. | Open Subtitles | جمع الكثير من المال وبعض الناس قد غضبت لذلك اضطر أن يغادر |
| Bay Treehorn, bize, seni açık hava partisinden atmak zorunda kaldığını söyledi. | Open Subtitles | السـيـّد (تريهورن) أخبرنا بأنـّه اضطر أن يطردك من حـفـلـتـه |
| Bay Treehorn bize seni açık hava partisinden atmak zorunda kaldığını anlattı. | Open Subtitles | السـيـّد (تريهورن) أخبرنا بأنـّه اضطر أن يطردك من حـفـلـتـه |
| Ayrıca para ödüllerinin bir kısmını geri vermek zorunda kaldı. | Open Subtitles | اضطر أن يخسر بعض ماله من الجائزة |
| Hollywood'a taşındığında, Kapı, kapı dolaşıp herkese bir oğlancı, olduğunu söylemek zorunda kaldı... | Open Subtitles | عندما انتقل إلى (هوليوود) اضطر أن يذهب من بيت إلى آخر |
| Taşındığında kapı kapı dolaşıp herkese oğlancı olduğunu söylemek zorunda kaldı. | Open Subtitles | عندما انتقل إلى (هوليوود) اضطر أن يذهب من بيت إلى آخر ليخبر الجميع بأنـّه لوطيّ |
| J.F.K. Jr. bile kendi yolunu bulana kadar bazı izleri takip etmek zorunda kaldı. | Open Subtitles | حتى (جون كيندي) اضطر أن يمشي في عدة مسالك لآثار الأقدام قبل أن يجد مساره الخاص |
| Rex, Lori'ye olan ilgisinden vazgeçmek zorunda kaldı. | Open Subtitles | (ريكس) اضطر أن يستسلم في سعيه وراء (لوري |
| Bilin bakalım tüm pisliği kim temizlemek zorunda kaldı? Vay be. | Open Subtitles | أتعلمون مَـنْ الذي اضطر أن يُنظف ! |
| - Carl yapmak zorunda kaldı. - Aman Tanrım. | Open Subtitles | - كارل) اضطر أن) ... |