İnsanlar eskiden etrafa çöplük atarlardı, emniyet kemeri takmazlardı, kamusal binalarda sigara içerlerdi. | TED | اعتاد الناس رمي النفايات في الشوارع، اعتادوا ألا يلبسوا أحزمة الأمان، اعتادوا التدخين في الأماكن العامة. |
eskiden Washington'da dedikleri gibi, ikimiz de vakitsiz anti faşistleriz. | Open Subtitles | كلانا كان سباقا لمقاومه الفاشيه كما اعتادوا ان يقولوا فى واشنطن |
eskiden, tembel insanları boş boş hayallere sürükleyen gökyüzündeki altın renkli küçük şeylerden ibaretlerdi sadece. | Open Subtitles | اعتادوا أن يكونوا مجرد أشياء ذهبية في السماء والتي تدفع بالناس الكسولة إلى أحلام فارغة. |
Bu meslekte sık sık olur bunlar, alışın! | Open Subtitles | هذا يحدث كثيراً في عملنا اعتادوا علي ذلك |
Bunu yapmak çok korkutucuydu, çünkü geleneğimizin büyükleri, zaten uzun zamandır bulunan şeylere alışmış durumdaydılar. | TED | كان أمرا مخيفا القيام به، بسبب هؤلاء الزعماء التقليديين أنهم فقد اعتادوا على القيام بهذه الأشياء التي وجدت منذ عصور |
Fakat Türk halkı, bir yıl öncesinde meydana gelen talihsiz bir olayda Twitter'in gücünü keşfetmişti. Askeriye jetleri sınır bölgesi yakınında 34 Kürt kaçakçıyı bombalayıp öldürdüğünde Türk medyası haberleri tamamen sansürledi. | TED | ولكن الناس فى تركيا قد اعتادوا على قوة تويتر بسبب حادث مؤسف حدث قبل عام عندما قامت الطائرات المقاتلة بقصف وقتل 34 مهرب كردي قرب الحدود، وقد عتمت وسائل الإعلام هذه الأخبار تمامًا. |
eskiden beraber takılırlardı, futbol oynarlardı. | Open Subtitles | لقد اعتادوا ان يتصاحبوا بالجوار مع بعض وبلعبون كرة القدم |
Aslında çok eskiden bir çok sene Eskimo'larla yaşamıştım ve onlar yüzlerini karın içine daldırırlardı. | Open Subtitles | .. اتعرف عشت مع شعب الاسكيمو عده سنوات .. وقد اعتادوا على دفن وجوههم في الثلج |
Yani bu... "dokunulmuş" insanlar eskiden burada sizle mi yaşıyordu? | Open Subtitles | اذا هؤلاء الممسوسون اعتادوا على الحياة بينكم ؟ |
eskiden böyle derlerdi. | Open Subtitles | على كل هذا هو ما اعتادوا على قوله في هذه الحالات |
eskiden cadı avı sırasında içine şeytan girenleri kazığa bağlayıp yakarlarmış. | Open Subtitles | اعتادوا على حرق النساء في الأكواخ من خلال اعتقادهم أنهم سحرة ممسوسين |
Genelde haftasonları ama eskiden daha sık gelirlerdi, ama bu deli kostümleri giydikleri için, onlara sadece Cadılar Bayramı'nda böyle giyinip gelmelerini söyledim hepsi bu. | Open Subtitles | هؤلاء الفتية؟ غالباً في عطل نهاية الاسبوع و لكنهم اعتادوا القدوم إلى هنا أكثر من ذلك و هم يرتدون هذه الأزياء الغريبة |
Bakın, beysbol oyuncuları eskiden sıskaydı, ama şimdi bu adamlar ilaç kullanıyor ve harikalar. | Open Subtitles | كما ترون، لاعبو البيسبول اعتادوا أن يكون هزيلي البنية ولكنهم الآن ضخام البنية وكان هذا رائعاً |
eskiden inek olup sonradan odunlaşmışlardır. | Open Subtitles | اعتادوا علي أن يكونوا اذكاء والآن أصبحوا حمقي |
Onlar eskiden evleri ve inekleri olan Etiyopyalı köylüler. | Open Subtitles | هم الاثيوبية الفلاحين الذين اعتادوا على اقتناء منازل. وأراضي وماشية |
Bilmelisiniz ki Bay Dereham, eskiden o yatakhanede kalan birkaç hizmetçiyle konuştuk. | Open Subtitles | يجب عليك ان تعرف, يا سيد ديرهام بأننا تكلمنا مع بعض الوصيفات الذين اعتادوا على النوم في الملجأ نفسه |
eskiden inançları olan bir samuray olduğunu düşünüyorum. | Open Subtitles | أثق في الرفاق الذين اعتادوا أن يكونوا ساموراي |
Ev güvenlik işleriyle uğraşan çoğu kişi eskiden kanun adamı çıkıyor. | Open Subtitles | أوَتعلم؟ الكثير من الرّجال الذين يعملون في التّأمين المنزليّ اعتادوا على العمل في جهات قانونيّة. |
Sonunda şu eskiden hazırladıkları harika şeyden almayı başardık. | Open Subtitles | هذا يسمى موعد اغتصاب لا لقد خططنا لجلب هذا الشيء اللعين الرائع الذي اعتادوا تقديمه |
Bize "Ellerinizle çalışmaya alışın." diyorlardı. | Open Subtitles | قالوا : اعتادوا على الحفر بيديكم |
"Buradayız, beysbol oynuyoruz, buna alışın" demek değil. | Open Subtitles | نحن هنا , نحن نلعب البايسبول" "اعتادوا على الامر |
Sessiz ve steril asansörleri kullanmaya alışmış insanlar için bir anlık bir sürprizdir. | TED | فبالنسبة لأولئك الذين اعتادوا على استخدام المصعد الصامت والمعقم، فهذه لحظة مفاجأة. |
Dünyanın ilk uçuş okulunu açmamızın amacı şu, sahil koruma ekipleri bana gelip şöyle diyorlar -- bu küçük küresel şeyleri batırırken bizi yalnız bırakırlardı. Fakat sualtı jetleri ile uçmaya başladığımızda biraz tedirgin olmaya başladılar. Ve sonra bize gelip buna lisansınız var mı dediler? | TED | منطق أول مدرسة طيران في العالم ينص على الآتي، عندما يأتي حرس الشاطئ الي ويقولون-- لقد اعتادوا على تركنا لوحدنا عندما كنا نغطس بهذه الأشياء الكروية البلهاء الصغيرة. لكن عندما بدأنا بالطيران بمقاتلات تحت الماء أصبحوا غاضبين. ويريدون أن يأتوا ويقولوا، هل لديكم رخصة لهذا؟ |