"اعتدنا على" - Translation from Arabic to Turkish

    • alıştık
        
    • eskiden
        
    • alışmışız
        
    Yıllar geçtikçe, daha düz ve uzun saçın daha iyi ve daha güzel anlamına geldiği fikrine alıştık. TED على مر السنين، اعتدنا على فكرة أنه كلما كان الشعر ناعمًا وطويلًا كلما كان أكثر جمالًا وحُسنًا.
    Çünkü basit olanın iyi olduğu propagandasına kesinlikle alıştık. Ama ben buna inanmıyorum. TED ذلك أنه من المؤكد أننا قد اعتدنا على الدعاية بـأن ما هو بسيط هو جيد. لكنني لا أصدق ذلك.
    Öyle alıştık ki, sıradanlaşmaya başladı. Open Subtitles لقد اعتدنا على ذلك لدرجة أنه أصبح شيئاً مملاً
    O zaman işe yaramayan sadece o olmayacak. eskiden olduğumuz gibi de olamayacağız. Open Subtitles حينها ليس فقط أنها لاتعمل ، لكن لن نملك ما اعتدنا على ملكه
    Yani bir bakıma, toplumumuzda eskiden kullandığımız geleneksel kurumların birçok faydasına sahip olan teknolojik bir kurum haline geliyorlar, ama bunu daha merkezi olmayan bir şekilde yapıyor. TED لذلك وبشكل ما، فقد أصبحت مؤسسة تكنولوجية لديها الكثير من الفوائد التي تقدمها المؤسسات التقليدية التي اعتدنا على استخدامها في المجتمع، ولكنها تقوم بذلك بشكل لا مركزي.
    Zamanın arkasında yaşamaya alışmışız. Open Subtitles لقد اعتدنا على العيش فيما وراء الزمن
    Göle, Josephine'in gözlerinden bakmaya alışmışız herhâlde. Open Subtitles أظننا اعتدنا على رؤيتها كما تراها "جوزفين".
    Evimiz Dijon'un dışında. Ayrıca alıştık da. Open Subtitles اننا نعيش خارج ديجون بالاضافة الى أننا قد اعتدنا على ذلك
    Dördümüz burada birlikte yaşamaya alıştık ve sonra sen geldin, doğal olarak senin hakkında konuşuyoruz. Open Subtitles لقد اعتدنا على العيش معا هنا، نحن الأربعة وحين جئت إلينا فمن الطبيعي أن نتحدث عنك
    Çöp öğütücü bir yılı aşkın zamandır bozuk. Biz alıştık. Open Subtitles فماكينة الصرف معطلة منذ أكثر من عام و نحن نوعاً ما اعتدنا على ذلك
    Biz bir süredir aynı suda haşlanıyoruz. Isıya alıştık. Open Subtitles نحن أشبه بالضفادع التي لزمت القدر لفترة، اعتدنا على الحرارة
    Oh, değiştik. Acımasız ve soğukkanlı olmaya alıştık. Open Subtitles اعتدنا على أن يكون كل شيئ بباردة واقساوة.
    Kötü haberlere o kadar alıştık ki artık duyarsızlaştık. Open Subtitles اعتدنا على تدفّق الأخبار السيّئة لدرجةِ أنّنا أصبحنا باردي الإحساس. ها هو الحلّ. شغّلي قناةَ الأخبار.
    Biz her gün tehlikedeyiz. Buna alıştık. Open Subtitles إننا في خطر كل يوم لقد اعتدنا على الخطر
    eskiden mikroskopları, büyüteçleri mercekleri olan birçok biyoloğumuz vardı ve bu biyologlar hayvanları inceliyorlardı. TED اعتدنا على رؤية الكثير من علماء الأحياء التي لديها مجاهر، و لديهم نظارات مكبرة ويراقبون الحيوانات.
    eskiden krizle aramızda zaman farkı vardı. TED فقد اعتدنا على أن يكون لدينا فاصل زمني.
    Evet, eskiden sevgiliydik. Open Subtitles أجل، أنا و طليقها اعتدنا على ركوب الدراجات معاً

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more