Yıllar geçtikçe, daha düz ve uzun saçın daha iyi ve daha güzel anlamına geldiği fikrine alıştık. | TED | على مر السنين، اعتدنا على فكرة أنه كلما كان الشعر ناعمًا وطويلًا كلما كان أكثر جمالًا وحُسنًا. |
Çünkü basit olanın iyi olduğu propagandasına kesinlikle alıştık. Ama ben buna inanmıyorum. | TED | ذلك أنه من المؤكد أننا قد اعتدنا على الدعاية بـأن ما هو بسيط هو جيد. لكنني لا أصدق ذلك. |
Öyle alıştık ki, sıradanlaşmaya başladı. | Open Subtitles | لقد اعتدنا على ذلك لدرجة أنه أصبح شيئاً مملاً |
O zaman işe yaramayan sadece o olmayacak. eskiden olduğumuz gibi de olamayacağız. | Open Subtitles | حينها ليس فقط أنها لاتعمل ، لكن لن نملك ما اعتدنا على ملكه |
Yani bir bakıma, toplumumuzda eskiden kullandığımız geleneksel kurumların birçok faydasına sahip olan teknolojik bir kurum haline geliyorlar, ama bunu daha merkezi olmayan bir şekilde yapıyor. | TED | لذلك وبشكل ما، فقد أصبحت مؤسسة تكنولوجية لديها الكثير من الفوائد التي تقدمها المؤسسات التقليدية التي اعتدنا على استخدامها في المجتمع، ولكنها تقوم بذلك بشكل لا مركزي. |
Zamanın arkasında yaşamaya alışmışız. | Open Subtitles | لقد اعتدنا على العيش فيما وراء الزمن |
Göle, Josephine'in gözlerinden bakmaya alışmışız herhâlde. | Open Subtitles | أظننا اعتدنا على رؤيتها كما تراها "جوزفين". |
Evimiz Dijon'un dışında. Ayrıca alıştık da. | Open Subtitles | اننا نعيش خارج ديجون بالاضافة الى أننا قد اعتدنا على ذلك |
Dördümüz burada birlikte yaşamaya alıştık ve sonra sen geldin, doğal olarak senin hakkında konuşuyoruz. | Open Subtitles | لقد اعتدنا على العيش معا هنا، نحن الأربعة وحين جئت إلينا فمن الطبيعي أن نتحدث عنك |
Çöp öğütücü bir yılı aşkın zamandır bozuk. Biz alıştık. | Open Subtitles | فماكينة الصرف معطلة منذ أكثر من عام و نحن نوعاً ما اعتدنا على ذلك |
Biz bir süredir aynı suda haşlanıyoruz. Isıya alıştık. | Open Subtitles | نحن أشبه بالضفادع التي لزمت القدر لفترة، اعتدنا على الحرارة |
Oh, değiştik. Acımasız ve soğukkanlı olmaya alıştık. | Open Subtitles | اعتدنا على أن يكون كل شيئ بباردة واقساوة. |
Kötü haberlere o kadar alıştık ki artık duyarsızlaştık. | Open Subtitles | اعتدنا على تدفّق الأخبار السيّئة لدرجةِ أنّنا أصبحنا باردي الإحساس. ها هو الحلّ. شغّلي قناةَ الأخبار. |
Biz her gün tehlikedeyiz. Buna alıştık. | Open Subtitles | إننا في خطر كل يوم لقد اعتدنا على الخطر |
eskiden mikroskopları, büyüteçleri mercekleri olan birçok biyoloğumuz vardı ve bu biyologlar hayvanları inceliyorlardı. | TED | اعتدنا على رؤية الكثير من علماء الأحياء التي لديها مجاهر، و لديهم نظارات مكبرة ويراقبون الحيوانات. |
eskiden krizle aramızda zaman farkı vardı. | TED | فقد اعتدنا على أن يكون لدينا فاصل زمني. |
Evet, eskiden sevgiliydik. | Open Subtitles | أجل، أنا و طليقها اعتدنا على ركوب الدراجات معاً |