Bir şöminenin insanları bir araya getirebileceğini ve sohbetler başlatabileceğini düşündüler. | TED | اعتقدوا أن مدفأة قد تجذب الناس وتساعدهم في بدء محادثات ما. |
Neden gemiyi Madam de Pompadour'un başıyla tamir edebileceklerini düşündüler? | Open Subtitles | لم اعتقدوا أن بإمكانهم إصلاح السفينة برأس مدام دو پمپادور ؟ |
Neden gemiyi Madam de Pompadour'un başıyla tamir edebileceklerini düşündüler? | Open Subtitles | لم اعتقدوا أن بإمكانهم إصلاح السفينة برأس مدام دو پمپادور ؟ |
Sıradan bir 9 milimetre sanıyorlardı. Değilmiş. | Open Subtitles | اعتقدوا أن تلك رصاصة 9ميلليمتر عادية لكنها ليست كذلك |
İnsanlar Atlantis'in efsane olduğunu sanıyorlardı, Kyle. Ben az önce oradaydım. | Open Subtitles | الناس اعتقدوا أن (أتلانتس) خرافة " يا " كايل |
Yani başka bir deyişle, bunu ekonomik olarak fazla düşünmek gerekmiyor, harika görüneceğini düşünüyoruz ve ömrü -- Garantisini sonsuz yapmayı düşündük ama sonra insanlar biz bunu söyleyince saçmalıyor olabileceğimizi düşündüler ama aslında bu sertleştirilmiş cam. | TED | بعبارةٍ أخرى، سيكون ذلك هيّنًا من الناحية الاقتصادية، نعتقد أنه سيبدو رائعًا، وسوف يدوم.. فكّرنا أن نجعل الضمان بلا نهاية، لكن الناس اعتقدوا أن ذلك قد يبدو وكأننا نتحدث عن هراء. لكن في الحقيقة، هذا زجاج مقوّى. |
Bunun, beni onlara daha çok bağlayacağını düşündüler. | Open Subtitles | لأنهم اعتقدوا أن ذلك سيربطنى بهم أكثر |
Çünkü arkadaşlıkların eşitler arasında olması gerektiğini düşündüler ve kadınlar eşit olarak düşünülmezdi -- JF: Yunanlar ruhumuz dahi olmadığını düşündüler. | TED | لأنهم اعتقدوا أن الصداقات يجب أن تكون مع ناس تساويهم وهم لا يعتبرون النساء مساوية لهم -- ج.ف: هم حتى لم يروا أنه لدينا أرواح، اليونانين. |