Transta, geçmişime açılan bir kapıya yaklaştım, ama kapı kilitliydi. | Open Subtitles | في الغيبوبة، اقتربت من باب ماضيي، ولكن الباب كان مغلق. |
Eğer o şeye çok fazla yaklaşırsan, elektronik aletlere ne yaptığını biliyoruz. | Open Subtitles | إن اقتربت بشدة من تلك القبة نحن نعلم ما يحدث للأجهزة الإلكترونية |
Neredeyse boynumu kırıyordum. Çok yaklaşmıştım ama. Bir santim, bir kilometre gibiydi. | Open Subtitles | كنت على وشك كسر عنقي، لقد اقتربت جداً بوصة تشعر وكأنها ميل |
Yine de etkileyiciydi. Çok Yaklaştın. | Open Subtitles | لديك موهبة رائعة رغم ذلك لقد اقتربت كثيراً |
Yüzünü görecek kadar yaklaşırsam, suratına ateş edecek kadar yaklaştım demektir. | Open Subtitles | لو اقترب بما يكفي لرؤيتي فأكون قد اقتربت بما يكفي لأقتله |
Uzun süredir bu adamların peşindeyim ve çok yaklaştım. Onları yakalayacağım. | Open Subtitles | لقد كنت اسعى وراء هؤلاء الرجال منذ فترة طويلة وقد اقتربت, وسأقبض عليهم |
yaklaştım ve doğrudan ona ateş ettim. | Open Subtitles | لقد اقتربت منة و أطلقت علية النار مباشرة |
Kanada'ya ne kadar yaklaşırsan, atın bir o kadar tehlikeye girer. | Open Subtitles | كلّما اقتربت من كندا بدأت خيولك تشعر بأمرٍ غريب.. |
Eğer bir daha onun karısının yanına yaklaşırsan... seni her iki diz kapağından vururum. | Open Subtitles | أريدك أن تفهم أنه إذا اقتربت منها ثانية سوف أفجر كلتا صابونتي ركبتيك |
Çok yaklaşırsan Frank'in ayak izlerini görebilirsin. | Open Subtitles | إذا اقتربت يمكنك شم رائحة قدمي فرانك حتى الآن |
Ve geminiz derin uzaydan ilk yaklaştığı zaman Neredeyse ibre bir tam çevrim yaptı. | Open Subtitles | وتقريبا دار مقياس بالكامل عندما اقتربت سفينتكم من الكوكب أول مرة |
Vaktim doluyor Neredeyse. Dönmek üzereyim yine işkence ateşlerinin kükürtlü alevlerin içine. | Open Subtitles | ان ساعة رجوعي اقتربت رجوعي الى النيران الكبريتية المعذبة |
Bugüne kadar hiçbir Cumhuriyetçinin yapamadığı kadar Yaklaştın. | Open Subtitles | لقد اقتربت أكثر من أي جمهوري على الإطلاق من تلك المقاطعة |
Çalınan silahları bulmaya Yaklaştın mı? | Open Subtitles | هل اقتربت من ايجاد تلك الأسلحة المسروقة ؟ |
Ancak moda bedene yaklaştı ve düğmenin kullanım alanlarını keşfettik. | TED | لكن الموضة اقتربت أقرب للجسد عندما اكتشفنا استخدامات الزر. |
Üçüncü fırtına yaklaşıyor, askerlerim dudaklarında onun adıyla savaşa girecekler. | Open Subtitles | العاصفة الثالثة اقتربت ، جنودي دخلوا المعركة وهم يرددون اسمها |
Ama yaklaştığımda, resmin içinde, kalenin içinde bir adam gördüm. | Open Subtitles | ولكن عندما اقتربت أكثر رأيت رجلاً بداخل اللوحة، في القصر |
Ondan sonra dışarıya bakmak için cama yaklaştığını... | Open Subtitles | حين اقتربت من النافذة ونظرت إلى الخارج.. |
Bu yüzden doğuma başlamış değil de doğuma yaklaşmış sayılırım. | Open Subtitles | لذا، أنا لست فعلاً في المخاض بل اقتربت من المخاض |
Elli yıl önce, beş dakikalığına ona bu kadar yaklaştınız. | Open Subtitles | قبل خمسين عاماً، لمدة خمس دقائق، أنت اقتربت لهذا الحد. |
Sam Sweet Davası'nda jüri karar vermek üzere. | Open Subtitles | في محاكمة سام سويت إنّ هيئةَ المحلفين اقتربت من القرار |
Evine ya da ona yaklaşacak olursan, seni vurur. | Open Subtitles | لو اقتربت منه او من منزله فسوف يطلق عليك النار |
Eğer teşkilatımız bizim iznimiz olmadan kızımızın yanına yaklaşırsa, karımla birlikte bırakırız. | Open Subtitles | إذا اقتربت منظمتنا يوماً من ابنتنا بدون موافقتنا فسننهي أنا وزوجتي الخدمة |
Amına koyayım, babanın parasına öyle yakınım ki şu an... | Open Subtitles | ولقد اقتربت كثيراً من الوصول إلى أموال والدك |