Seslerin ve çoklu enstrümanların katmanlarıyla, benimkinden çok daha büyük dünyalar ve ses atmosferleri yaratabiliyorum. | TED | مع طبقاتٍ من الأصوات والعديد من الآلات الموسيقية أستطعت أن أصنع قطعة موسيقية وعوالم أكبر بكثير من عالمي. |
Bu etmen, nispeten daha dar titreştirmeye sahip olan enstrümanların önüne geçen daha detaylı bir ses üretir. | TED | ما يخلق صوتًا متكاملًا يعلو فوق هديج الآلات الموسيقية الضيق بالمقارنة. |
Elinde bir tür müzik aleti tutuyor. | Open Subtitles | انها ممسكة بنوع من الآلات الموسيقية. |
Ben, bence bir müzik aleti çalmayı istemen takdire şayan. | Open Subtitles | أتعلم, يا (بين) أعتقد أنّه مثير للإعجاب أنك تودّ تعلّم العزف على الآلات الموسيقية |
Ve tabi ki, ben de enstrümanları filmime bedava olarak aldığım için mutluydum, ki yapmaya çalıştığım şey buydu. | TED | ومن الواضح أنني كنت سعيداً لأنني حصلت على الآلات الموسيقية في فيلمي مجاناً، الذي كان نوعاً ما ما حاولت القيام به. |
Orkestra, salonu müzikle dolduruyor fakat kraliçenin sesi enstrümanları bastırıyor. | TED | تملأ الأوركسترا القاعة بالموسيقى، ولكن صوت الملكة يعلو فوق الآلات الموسيقية. |
Eğer şimdi biz enstürmanları çalarsak? | Open Subtitles | إذا عزفنا على الآلات الموسيقية الآن ؟ |
Uygulamayı kullanarak, Washington Anıtı'na doğru ilerlediğinizde, enstrümanların hareketlenmeye başladığını duyuyorsunuz, sonrasında bir mellotronun (org gibi bir enstruman) sesiyle basit bir melodi duyuyorsunuz. | TED | حسناً، لنستخدم التطبيق، وأنت تسلك طريقك في الأراضي المحيطة بنصب واشنتن التذكاري، إنك تسمع أصوات الآلات الموسيقية تبدأ بالإحماء، الذي يفسح المجال بعد ذلك لصوت الميلوترون مشكلاً لحناً بسيطاً جداً. |
Bu operadaki her müzik, enstrümanların oluşturduğu titreşimlerden kaynaklanıyor - bu bir kemanın telleri veya bir müzisyenin ses telleri olabilir. | TED | تنشأ كل الموسيقى في دار الأوبرا هذه من الاهتزازات التي تنتجها الآلات الموسيقية. سواء كانت من أوتار الكمان أو الحبال الصوتية للمؤدي. |
Şimdi de okulu açık tutabilmek için tüm bu enstrümanları satmak zorundayım. | Open Subtitles | تلك المدرسة العزيزة الغالية , والآن مجبر ببيع هذه الآلات الموسيقية لمجرد إبقائها مفتوحة |
Mükemmel bir üçgendi, sanat alıcısı mutluydu çünkü enstrümanları daha ucuz bir fiyata aldı, çünkü daha yapılmamışlardı bile. | TED | كان نوعاً ما مثلث الكمال التي كان المشتري الفني سعيداً لأنه حصل على الآلات الموسيقية بسعر أرخص، لأنها لم تكن مصنوعة بعد |
Tüm bu enstrümanları çok severim. | Open Subtitles | -بلى أحب جميع هذه الآلات الموسيقية القديمة |
1,000 papel, bando enstrümanları için. | Open Subtitles | ألف دولار لأجل الآلات الموسيقية |
Lydia şatoyu bulur ve enstürmanları yok ederse kimse bir daha asla onu durduramayacak. | Open Subtitles | ... عندما تجد ( ليديا ) القلعة و تدمر الآلات الموسيقية لن يستطيع أحد إيقافها |