| Bunlara uçucu organik bileşenler denir ve yüzlerce hatta binlercesini her nefes verişimizde serbest bırakıyoruz. | TED | وتسمى بالمركبات العضوية المتطايرة ونقوم بإخراج المئات بل الآلاف منها في كل مرة نقوم بعملية الزفير |
| Ancak, onlardan binlercesini toplayıp birleştirdiğinizde aniden kazanç artıyor ancak risk yine de düşük kalıyor. | Open Subtitles | .. لكن حينما تضيف الآلاف منها كلها مجتمعة معا فجأة الناتج يرتفع .. لكن الخطورة |
| Her gün, bunun gibi binlercesi dünya genelindeki tüm gazinolarda karıştırılıyor, sırası yeniden düzenleniyor. | TED | في كل يوم، الآلاف منها يتم خلطه في الكازينوهات في جميع أنحاء العالم، ويتغير الترتيب في كل مرة. |
| Bazen binlercesi, tek bir deniz tepesinin çevresinde dolaşırlar. | Open Subtitles | أحيانا يتجمع الآلاف منها حول احدى جزر الجبال البحرية |
| Aslında birkaç bin tane. | Open Subtitles | في الواقع لدينا الآلاف منها |
| Onlardan binlerce var istediğin zaman görebilirsin onları. Hayır. | Open Subtitles | هناك الآلاف منها ويمكن رؤيتها بكل وضوح |
| Antartika'daki koltuk lanet şeylerden binlercesini kontrol ediyordu. | Open Subtitles | لقد كان المقعد الموجود فى القطب الجنوبى يتحكم فى الآلاف منها |
| Dün durduk yere onları duymaya başladım. Yüzlerce belki de binlercesini. | Open Subtitles | لقد سمعتهم تلك الليلة من حيث لا أدري المئات ، بل قد حتى الآلاف منها |
| Bugün ise onlardan binlercesini bulduk ve daha milyarlarca olduğunu düşünüyoruz. | Open Subtitles | و اليوم لقد وجدنا الآلاف منها و نظنُّ أن هناك مليارات أُخرى. |
| Bir tane ceket için bu böceklerden binlercesini ezmen gerekiyor. | Open Subtitles | كان عليهم سحق الآلاف منها لأجل عمل ما يكفي من الصبغ. |
| Bir saat sonra binlercesini görebilirsin. | Open Subtitles | انتظر ساعةً أخرى. سترى الآلاف منها. |
| Ancak, onlardan binlercesini toplayıp birleştirdiğinizde aniden kazanç artıyor ancak risk yine de düşük kalıyor. | Open Subtitles | لكن... عندما تضيفون الآلاف منها مجتمعة كلها معاً بشكل مفاجئ، العوائد ترتفع، لكن الخطرلايزالصغيراً،ذلكلأنهم .. |
| Bu bir kum torbası. Her yerde bunlardan binlercesi var. | Open Subtitles | إنّه مجرد كيس هنالك الآلاف منها بكلِ مكان |
| İncil sayfaları, binlercesi. | Open Subtitles | صفحات من الأنجيل.. الآلاف منها |
| Her eylül ayında, binlercesi kışı Meksika'da geçirmek için Seattle'ı terk eder. | Open Subtitles | كل سبتمبر، الآلاف منها تغادر "سياتل" الممطرة لقضاء الشتاء في "المكسيك". |
| Burada binlercesi var. | Open Subtitles | هناك الآلاف منها. |
| Rozet. Birini gördün mü, bin tane gördün demektir. | Open Subtitles | شارات , رأيت الآلاف منها |
| Yeni bir tane al. Ya da bin tane falan. | Open Subtitles | بواحدة أخرى أو الآلاف منها. |
| Onlardan binlerce var. | Open Subtitles | هناك الآلاف منها |