| tanrılar daha uzun boyluydu ve damarlarından kan yerine altın akıyordu. | Open Subtitles | كانتِ الآلهةُ أطولُ قامةً والذهبُ يجري في عروقهم بدلاً مِن الدماء |
| Kahramanca görevden etkilenen tanrılar, Jason'ın yardım çağrısını yaydılar ve kısa sürede, çok da renkli olmayan bir takımı bir araya getirdiler. | TED | وفي سبيل مهمته البطولية، أطلقت الآلهةُ نداءً لمساعدة جاسون. وقريبًا سيلاقي فريقاً على كلمةٍ سواء. |
| tanrılar insanı ve diğer varlıkları çamurdan ve ateşten yaratmışlardı. | Open Subtitles | خلقت الآلهةُ البشرَ والأشياء من التراب والنار. |
| - Ben söylüyorum Tüm belki tanrılar onları biz geçirdiği acı yedek çalışıyoruz. | Open Subtitles | - كُلّ أَقُولُ لَرُبَّمَا الآلهةُ يُحاولُ إنْقاذهم الألم الذي مَررنَا بهم. |
| Antik zamanlarda dünya tanrılar ve canavarlar tarafından yönetiliyordu. Ama Kraken'i yenip insanlığı kurtaran yarı tanrı Perseus, oğlum, oldu. | Open Subtitles | "فى العصور القديمةُ، كان العالمُ يُحكمُ من قبلّ الآلهةُ .. |
| Böylece tanrılar orada yaşamaya karar verdi. | Open Subtitles | ولذلك قرَّرتِ الآلهةُ أن تعيشَ فيها |
| tanrılar bize ihtiyacımız olan her şeyi verdi. | Open Subtitles | مَنحتنا الآلهةُ كُلَّ ما نحتاجُه |
| Tüm tanrılar ortadan kayboldu. Daha kötüsünden korkuyorum. | Open Subtitles | وكُل الآلهةُ إختفوا. |
| tanrılar ölmez. | Open Subtitles | إن الآلهةُ لا يموتون. |