İyi haber buydu işte. Kötü haber ise yaşam desteğini kaybettik. | Open Subtitles | تلك هي الأخبار الجيدة.ِ الأخبار السيئة هي أننا فقدنا دعم الحياة |
Kötü haber ise kimsenin tarihin tekerrür etmesinden kaçınmaya dair makul bir planının olmaması. | TED | الأخبار السيئة هي أنّ لا أحد يملك خطة عملية لتجنب إعادة التاريخ. |
Kötü haber ise kırılganlık derinleşiyor, özellikle de dünyanın korunmasız taraflarında: Kuzey Afrika'da, Orta Doğu'da, Güney Asya'da ve Orta Asya'da. | TED | الأخبار السيئة هي أن الضعف يتعمق، خاصة بالأماكن الأكثر هشاشة، في شمال أفريقيا، والشرق الأوسط، وجنوب ووسط آسيا. |
Kötü haberse; Lizzi Borden da kuzenlerinden biri | TED | لكن الأخبار السيئة هي أن بنت عمك هي أيضاً ليزي بوردن. |
- Kötü haberse, buna sebep olabilecek bir çok sebep var, normalden daha ciddi şeyler. | Open Subtitles | الأخبار السيئة هي أن هناك العديد من الأسباب التي قد تسبب عدم الاستقرار و بعضها خطير |
kötü haber şu ki, böbrek hastalıkları kısmında 2-0 geridesin. | Open Subtitles | الأخبار السيئة هي أنّ لديك صفراً من اثنين في قسم الكلى |
- Kötü haber ise sol tarafımı hiç hareket ettiremiyorum. | Open Subtitles | الأخبار السيئة هي أنني لا أستطيع تحريك جانبي الأيسر على الإطلاق |
Kötü haber ise, yanıldıklarında sonuçları pahalıya patlar. | Open Subtitles | أنهم يُمْكِنُهم أن يتحسسوا أخبار الناس. أما الأخبار السيئة هي عندما يخطؤون، فعندها تكون النتائج غالية جداً. |
Kocanızın sabıkası olmaması iyi haber. Kötü haber ise onu tutmak zorunda kalacağız. | Open Subtitles | الأخبار الجيدة هي أن زوجك ليست لديه أي سوابق الأخبار السيئة هي أننا سنبقيه هنا |
Kötü haber ise, yaptığı numaralar yüzünden tutuklanıp, Washington'da uzun bir zaman içeride kalacak. | Open Subtitles | الأخبار السيئة هي أنه سيتم القبض عليه و يُسجن لمدة طويلة بسبب ما فعله في العاصمة |
Sonra dedi ki, Kötü haber ise patronu yani patronumun patronu, o kadar sinirlenmiş ki kovulmamı istiyormuş. | Open Subtitles | على أي حال بعدها أخبرني بأن الأخبار السيئة هي أن رئيسه رئيس رئيسي .. غاضب جداً لدرجة أنه يريد طردي من العمل |
Kötü haber ise anneniz şehirde, otobüs durağının yakınlarında tutuklandı. | Open Subtitles | أوه ... الأخبار السيئة هي القبض على أمك بالقرب من محطة الحافلات |
Kötü haber ise hepimiz dönmüyoruz. | Open Subtitles | الأخبار السيئة هي إننا لنْ نعود جميعاً |
Kötü haber ise önce Estonya sonra Houston aktarmasından sonra New York'a ulaşıyorum. | Open Subtitles | ولكن الأخبار السيئة هي (أنّها تذهب من خلال (استونيا (ثم (هيوستن (ثم (نيويورك. |
Kötü haber ise, bunu Ricky ölmeden yapmayacak. | Open Subtitles | الأخبار السيئة هي أنه لن يقوم بذلك (معك وأنت حي يا (ريكي |
Kötü haberse böcek, değişimin ilk belirtilerini gösteriyor. | Open Subtitles | لكن الأخبار السيئة هي الجرثومة الفطرية بدأت تظهر أولى بوادر الطفرات |
Kötü haberse, ...hayatının geri kalanını bitki olarak geçirecek" der." | Open Subtitles | الأخبار السيئة هي أنها ستغدو مشلولة لبقية حياتها |
Kötü haberse, her ne yaşamışsa konuşmaya hevesli değil. | Open Subtitles | الأخبار السيئة هي أي ان كان ماحدث فلديه وقت صعب للتحدث بخصوصه |
- Tamam. kötü haber şu ki, kesintiler beni kadrolu olmayan... | Open Subtitles | الأخبار السيئة هي أن تخفيضات العمالة تجبرني |
- Bu çok kötü bir şey. Asıl kötü haber şu ki, görünüşe göre sen de onlardan birisin. | Open Subtitles | لكن الأخبار السيئة هي انه يبدو بأنّكِ أحدهم |
- ...kötü haber şu ki senin yolladığını söyledim. - Neden? | Open Subtitles | - الأخبار السيئة هي كان يجب ان اخبره بأنك أرسلتيني لماذا؟ |