Ve bu kargalar yabani ortamda böcek ve bunun gibi şeyleri odun parçalarından çıkarmak için çubuk kullanıyorlar. | TED | وهذه الغربان تستخدم العيدان في البرية للحصول على الحشرات وغيرها من قطع الأخشاب. |
Festivalde amma çok odun var. | Open Subtitles | هناك كميات هائلة من الأخشاب فى هذا الأحتفال |
kokain keresteler içinde Mumbai'ye transfer edilecek. | Open Subtitles | وسوف يكون من الكوكايين نقلها إلى الأخشاب داخل مومباي. |
odun, tahta gibi bir şeyler bulsana. | Open Subtitles | لم لا تجلبي بعض الأخشاب أو شيئا يصلح لنحصين المكان |
O Ağaç keserken ben yayıkta tereyağı yapıyordum ve sadece aşk için yaşıyorduk. | Open Subtitles | أنا أصنع الزبدة بينما هو يكسر الأخشاب. وأنه عاش فقط من أجل الحب. |
Odunları atıp var gücümle koştum, fakat çite takıldım. | Open Subtitles | لذا تركت الأخشاب وركضت بأسرع ما يمكننى ولكنى علقت فى السياج |
"Benim kızım yolda oynuyordu ve şu kütük tırlarından birinin freni boşalmış." | Open Subtitles | كانت ابنتي الصغيرة تلعب على الطريق في الوقت الذي كانت تمر فيه شاحنة الأخشاب وفقدت مكابحها |
Böyle davranma. odun kesmene yardım edeyim. | Open Subtitles | لا تكن هكذا اسمح لي بمساعدتك في تقطيع الأخشاب |
odun var. Sıcak suyumuz hemen hazır olur. | Open Subtitles | لدي بعض الأخشاب سيكون عندنا ماء ساخن بسرعة |
Yakacak odun, traktör parçaları Ve Churchill'den aldığın kadar burger. | Open Subtitles | محلات الأخشاب محلات الجرارات صندويشات برغر مجانية عندما تشتري برغر بقيمة غذائية متوسطة أو عالية |
Yaşamlarının varlığı anlamına gelen, yanmış odun, reçine, bu mağarayı kaplayan, doğal yaşamdan herşeyin kokusu. | Open Subtitles | إيجاد حياتهم يعني حرق الأخشاب و الأصماغ الروائح من كل شيء من العالم الطبيعي التي تحيط بهذا الكهف |
keresteler şişip, çatlakları kapayana dek depolar biraz sızdıracaktır. | Open Subtitles | .... ستسرب الخزانات قليلاً فى بادئ الأمر إلى أن تتمدد الأخشاب وتغلق المسام |
Hayır. Bence bu popüler olacak Sallayın beni keresteler! | Open Subtitles | رقم وأعتقد أنه سوف قبض على تهزهز لي الأخشاب! |
- Hey, hadi ama, izle. tahta ve o tür şeylerden konuşuyor. Bana yardım ediyor. | Open Subtitles | ـ بحقك، أنتبه لكلامك ـ أنه يتحدث عن الأخشاب وما شابة |
Yaz geldiğinde, gerçek anlamda bir klübe için Ağaç bulalım. | Open Subtitles | عندما يأتي الصيف... دعنا نحضر بعض الأخشاب لبناء كوخ حقيقي |
Odunları atıp var gücümle koştum, fakat çite takıldım. | Open Subtitles | لذا تركت الأخشاب وركضت بأسرع ما يمكننى ولكنى علقت فى السياج |
Fırlıyor ve dörtnala uzaklaşıyor, ağır bir kütük tarafından engelleniyor. | Open Subtitles | لقد قفز واقفا و ركض بعيدا ، اعترضت طريقه بعض الأخشاب |
- O zamanlar kereste işi için buradaydın. Her şeyi biliyorum ben. | Open Subtitles | أجوشي، أنت كنت هنا آنذاك من أجل الأخشاب أنا أعرف كلّ شيء |
Ateş yakardım ama odunlar ıslanmış. | Open Subtitles | حسناً ، كنت سأشعل ناراً ، و لكن كل الأخشاب ابتلت |
Yollar yapacağız. Suyu aşmamız gereken yerlere ahşap köprüler kuracağız. | Open Subtitles | سنُعبّد الطرق ، سنستخدم الأخشاب لبناء الجسور على القنوات |
ağaçların arasında, bir patika üzerinde durmuş olmalılar. | Open Subtitles | لا بد بأنّهم قد إلتفّوا على خط سكة الحديد عبر الأخشاب |
Keşke sana taşıttığı şu kütüklere şimşek çarpsa da hepsini yaksa! | Open Subtitles | ليت الصاعقة تضرب هذه الأخشاب التي عليك و تكويمها و تحرقها |
Pek çok değerli keresteyi bizim ailemiz yapmıştı. | Open Subtitles | عائلتي جنَت أحد ثرواتها من تجارة الأخشاب. |
Yahudilerin boşalttığı evlerin keresteleri yakıt olarak kullanıldı. | Open Subtitles | المنازل التى تم إخلائها من اليهود أنتزعت منها الأخشاب لأستعمالها كوقود |