"الأدوات" - Translation from Arabic to Turkish

    • araçlar
        
    • araçları
        
    • malzemeleri
        
    • aleti
        
    • alet
        
    • aletlerle
        
    • araç
        
    • araçların
        
    • aletlere
        
    • malzeme
        
    • eşyaları
        
    • aletleri
        
    • araçlara
        
    • aletler
        
    • aletlerini
        
    Yani tekrardan, çatışmaları çözmek için kullanmakta olduğumuz araçlar toplumsal araziyi şekillendirir. TED لذا مرة أخرى، الأدوات التي نستخدمها لحل الصراع تشكل صورة مشهد مجتمعنا.
    En fazla önem içeren bağlamlarda, insanların parmak uçlarına bu araçları getirebiliriz. TED يمكننا تقديم هذه الأدوات لتكون في متناول الجميع في الحالات الأكثر أهمية.
    Yeni oda da bıraktığım bazı malzemeleri almak için geldim. Open Subtitles أنا هنا لآخذ بعض الأدوات التي تركتُها داخل الغرفة الجديدة
    Ayrıca boş zamnın yanında pek çok aleti de vardı. Open Subtitles ولأن لديه الكثير من الوقت، كان لديه الكثير من الأدوات.
    İlaç ve tıbbi alet firmaları kadavralar için çok para verir. Open Subtitles شركات الصيدلة و الأدوات الطبية قد تدفع مبالغ مهولة لأجل الجثث
    Nasıl ama? Elektrikli aletlerle aram yoktur. Nasıl, beğendin mi? Open Subtitles أنا لست بارعاً في عروض الأدوات الكهربائية لذا، ما رأيك؟
    Yarınlar için, canavar çorbasıyla savaşacak çocuklara verdiğimiz araç gereçler nelerdir? TED ماهي الأدوات التي نقدمها حقاُ للأطفال الذي سيحاربون تلك الجراثيم غداً؟
    Bu tedavi kararlarına bir kez aşina olduğumuzda, yine şahsen ya da sevdiğimiz kişiler ve aileden biriyle, bu araçların yararlarını, değiş tokuşunu ve limitlerini de çok çabuk öğreniriz. TED و لحظة انغماسنا في القرارات العلاجية ومرة أخرى سواء بصفة شخصية أو عن طريق الأشخاص الذين نحبهم أو أفراد العائلة، كذلك سريعا جدا ما نعلم المحاسن والأفضليات وحدود هذه الأدوات.
    Bizler hepimiz et ve şu karışımıyız. Hepimiz başlangıçta aynı aletlere sahibiz. TED جميعنا بشر من لحم ودم. وجميعنا بدأ بـنفس الأدوات.
    Ama işin güzel yanı, aslında, bir pandemiyi önlemek için gereken araçlar pandemiye yanıt vermek için gerekenlerle aynı. TED لكن ما يبعث الأمل أن الأدوات ذاتها التي نحتاجها للوقاية من جائحة هي التي نحتاجها للاستجابة إلى أخرى قائمة.
    Bu araçların tasarımı, istenilen kullanım biçimi, uyanık olduğunuz saatlerde dikkatinizi mümkün olduğunca çok bölmeye dayalıdır. Bu araçlar bu şekilde tasarlanmıştır. TED الهدف الحقيقي لتصميم تلك الأدوات هو أن تشتت إنتباهك بقدر الإمكان خلال ساعات اليقظة، هكذا صُممت هذه الأدوات للاستخدام.
    Böylece size gösterdiğim bu araçlar bilim, sanat ve tasarım arasında garip bir yerde kaplıyorlar. TED إذن، كل هذه الأدوات التي أريتكم نوعاً ما تحدث في هذا الفضاء الغريب مكاناً ما بين العلم، الفن والتصميم.
    Aynı araçları bir yapay zekâya verirseniz yapay zekâ binlerce dizayn üretebilir. TED إذا أعطيت نفس الأدوات للذكاء الاصطناعي، يستطيع أن ينتج لك آلاف التصاميم.
    Origaminin en etkili araçları varlıkların belli kısımlarını nasıl yaparız sorusuyla bağlantılı. TED أقوى الأدوات في الأوريغامي تترتبط بكيفية الحصول على أجزاء من هذه المخلوقات
    Kadınlar genellikle ağları yahut balıkçılık için gerekli araçları onarırlar. Open Subtitles النساء, عادةً يصلحن شبكة الصيد, أو يصلحن الأدوات اللازمة للصيد.
    Bugün tüm bu malzemeleri dağıtırken ki bu malzemeler sıtmaya maruz kalan insanların hayatında hiç mantıklı bir yere sahip değilken aynı hataları yapma riskini de sürdürüyoruz. TED وأنا أعتقد أنّ توزيع هذه الأدوات التي صممناها والتي لا تتماشى بالضرورة مع حياة الناس قد يقودنا إلى المصير ذاته
    Programcıların koşul diye adlandırdıkları bir aleti var. TED وأحد الأدوات التي لديها هي ما يسميه المبرمجون بالأمر المشروط.
    aletler bende var ama alet çantamı vermem. aletleri ödünç alabilirsin. Open Subtitles أملك الأدوات، ولكنّي لن أعيركَ حزامي للعدّة، يمكنكَ شراء الأدوات بالتدريج
    Cerrahi aletlerle ilgili bir sorun olacak gibi görünüyor. Open Subtitles يبدو أن هناك مشكلة بشأن الأدوات الجراحية
    Benim bir çok düşüncem gibi ve kullandığım bir çok araç gibi, bunu bahçemde buldum. Ben bahçesine düşkün biriyim. TED مثل الكثير من أفكاري ، مثل الكثير من الأدوات التي أستخدم ، لقد وجدتها في الحديقة. أنا بستاني بارع للغاية.
    Hadi bu ameliyatlarda kullanılan bir takım aletlere bakalım. TED إذا لنأخذ نظرة على بعض الأدوات هذة تستخدم في هذا النوع من العمليات
    Kıyafetimi giyindikten sonra hep yaptığım gibi malzeme masasından aldım. Open Subtitles أخذتُه من مُنضدة الأدوات عندما ارتديتُ زيّي، مثلما أفعل دائماً.
    Sahip oldukları limitli gücü göstermenin tek yolu bazı eşyaları sahiplenmektir. TED والطريقة الوحيدة لفرض قوتهم المحدودة من خلال الأدوات التي يمكنهم تملكها.
    Eğer Red'in aletleri burda olsa , iddaa ediyorum direği kesebilirdik. Open Subtitles إذا أصبحنَا الأدوات الحمراء، رَاهنتُ بأنّني يُمْكِنُ أَنْ أُقلّلَ ذلك القطبِ.
    Bizi okyanus havzası genişliğinde yasa teklifinde bulunmaya olanak veren araçlara ve teknolojiye sahibiz. TED لدينا الأدوات والتقنيات الآن لتساعدنا بشكل أوسع على تغطية مبادرة في حوض المحيط
    Bu fotoğrafta, kızlara FGM uygulamak için kullanılan bazı aletler var. TED تُظهر هذه الصورة بعض الأدوات التي تُستخدم لإجراء تشويه أعضاء الإناث.
    Böylece cesetleri ve kurbanlarına poz verdirmek için aletlerini taşıyabilir. Open Subtitles هذا يتيح له نقل الجثث و حمل الأدوات لعرض الضحايا

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more