Bu olağanüstü düzenleme içinde, kostümler aktör, aktris veya canlı heykeller gibiydi. | TED | وفي هذا الترتيب الغير اعتيادي، بدت الأزياء وكأنها ممثلين وممثلات، أو شخصيات حيّة |
Kayıklar ve kostümler tamamen o günlerdeki gibi görünüyor. | TED | تبدو القوارب و الأزياء تماماَ كما كانت عليه في ذلك الوقت. |
kostümleri anlattığımız hikâyelere espri, komiklik, renk ve öykü netliği katması için kullanıyorum. | TED | أستخدمُ الأزياء لإضفاء روح الفكاهة والكوميديا والألوان ووضوح سردي للقصص التي نحكيها. |
moda tasarımcıları gibi, bir tarz ediniyorlar kendilerine bir persona oluşturuyorlar. | TED | لقد قاموا بتطوير الشخصية، نظرة تصميم خاصة، تشبه كثيرا مصممي الأزياء. |
Senneden modellik yapmıyorsun? | Open Subtitles | سيدة شيلا، هل فكرت أن تصبحي عارضة الأزياء من قبل؟ |
Bana kıyafet tavsiyesinde bulunduğunuza inanamıyorum. | Open Subtitles | لا يمكنني تصديق أنكما تمنحاني نصائح عن الأزياء |
Ülkeden ayrılırken kılık değiştirmen için aldığım kıyafetler. | Open Subtitles | هنا صنعت هذه الأزياء لك في حال قررت مغادرة البلاد أو ماشابه |
Bütünüyle yeni bir gerçeklik yaratmak için, çalışmamda fiziksel olarak her bir şeyi yaratıyorum, bazen kıyafetleri ve sahneyi de. | TED | ولأخلق لهم واقعًا جديدًا بمجمله، أصنع كل شيء في عملي بنفسي، أحيانًا من الأزياء حتى المنصة. |
Sen de dinlenmelisin. Kişiliğini ele geçiren kostümler ne peki? Ya da İrlandalı korku iblisi şeyleri? | Open Subtitles | ماذا عن الأزياء التي تستولي علي شخصيتك، أو الشياطين الأيرلندية؟ |
Bütün bu olayı onların planladığını biliyoruz. Ses kaydı, kameralar, kostümler. | Open Subtitles | نحن نعلم أنهم قد خططوا لكل شيء الشريط و الكاميرا و الأزياء |
Olayı baştan sona planladıklarını biliyoruz. Teyp, kameralar, kostümler. | Open Subtitles | نحن نعلم أنهم قد خططوا لكل شيء الشريط و الكاميرا و الأزياء |
Çocuklar, benimle gelirseniz, kostümleri ve dekorları gösteririm. | Open Subtitles | حسنا يا أطفال إذا أردتوا أن تبعوني لدي الأزياء و الزينة |
Bu da kostümleri yapması için ümitsizce birine ihtiyaç olduğu anlamına geliyor. | Open Subtitles | مما يعني أننا في حاجة ماسة لمن تصمم الأزياء |
Genelde haftasonları ama eskiden daha sık gelirlerdi, ama bu deli kostümleri giydikleri için, onlara sadece Cadılar Bayramı'nda böyle giyinip gelmelerini söyledim hepsi bu. | Open Subtitles | هؤلاء الفتية؟ غالباً في عطل نهاية الاسبوع و لكنهم اعتادوا القدوم إلى هنا أكثر من ذلك و هم يرتدون هذه الأزياء الغريبة |
Sadece bir muhasebeci olduğumu biliyorum ama bütçe moda gibidir. | Open Subtitles | اعلم انني مجرد محاسب لكن الأزياء تكلف الكثير من الميزانية |
Neyse ki, bir moda dergisinin nasıl olması gerektiğini çok iyi biliyorum. | Open Subtitles | لحسن حظي انني اعرف كيف من المفترض ان يكون شكل مجلة الأزياء |
Bu modellik ajansını nasıl organize edebilirim? Aynı zamanda iyi bir bekâr baba olabilirim? | Open Subtitles | كيف يمكنني أن أنظم وكالة الأزياء وأظل أباً عازباً صالحاً؟ |
O kız Paris'e, tiyatrolar için kıyafet tasarlamaya gelmişti. | Open Subtitles | أدريانا أتت الى باريس لدراسة الموضة من أجل تصميم الأزياء للممتلي المسرح |
Benimle at arabasında parka geleceksin tiyatroda bana katılacaksın zarif kıyafetler giyeceksin. | Open Subtitles | ستذهبين معي إلى المتنزه تحضرين مع عروض المسرح تلبسين أفخر الأزياء |
- Üç günde kıyafetleri ayarlayabilir misin? | Open Subtitles | تظن أنه سيكون معك الأزياء الإضافية وقتها؟ |
En iyisi Field and Stream çıkaralım, çünkü belli ki bu odadaki kimse modadan anlamıyor. | Open Subtitles | هذا سيكون العرض الجماهيري للازياء لانه من الواضح ليس واحد من الغرفة يعرف بشأن الأزياء |
Adli tıp ile modanın hiç alakası yok diyorlar bir de? | Open Subtitles | من يقول أن الأزياء ليس لها مكان في الطب الشرعي ؟ |
Az da olsa birbirimize yaklaşıyorduk. model KİTABI AL | Open Subtitles | اشتري كتابا بعارضي الأزياء وبدأنا نعود لبعضنا البعض |
Sanırım bazıları Modayı takip eden kızlardan biri olduğumu sanıyor. | Open Subtitles | اعتقد أن بعض الناس قد يعتقدون أني أبدو مثل فتيات الأزياء. |
Seni Fashion Week'e koymasaydım Sarah Jessica Parker göremeyecekti. | Open Subtitles | "ساره جيسيكا باركير" لم تعرف اسمك حتى لو لم أضعك في أسبوع الأزياء |
- Öğle yemeği saati geldi mi? kostümlere çok dalmışız, zaman kavramını tamamıyla yitirmişim. | Open Subtitles | لقد إنجرفنا في موضوع الأزياء لقد نسيتُ الوقت. |
Ayrıca kostümlerin hikâye anlatımında önemli bir rol oynadığını işin başında öğrendim. | TED | كما تعلمتُ مبكراً أيضاً أن الأزياء يمكنُ أن تلعب دورًا مهماً في سرد القصص. |
modaya karşı işlediği suçlardan dolayı tutuklamak istersen. | Open Subtitles | ليس ألا أذا كنت تريد ألقاء القبض عليه للجرائم ضد صيحة الأزياء |