Kız kardeşin bizim böyle Hafta sonları yaptıklarımızı bilmemeli. | Open Subtitles | لا يمكن لأختك أن تعرف بما نفعله خلال العطلات الأسبوعيّة هذه |
Dördümüzü bile bütün Hafta sonu uğraştırabilir. | Open Subtitles | حتّى مع وجودنا نحن الأربعة سيتهلك ذلك العطلة الأسبوعيّة كلّها العطلة الأسبوعيّة كلّها؟ |
Hafta sonu ziyaretleri, düzenli seferler ve sık uçuş planları gibi. | Open Subtitles | زيارات بالعطل الأسبوعيّة ورحلات متأخرة وخطط المسافرين المتواترة |
Kuru temizlemeciyi haftalık ziyaret ettiği bir rutini var. | Open Subtitles | أقرب شيء لديه للروتين هي الزيارة الأسبوعيّة إلى مصبغة الملابس. |
Bana hayatımı ne kadar mahvettiğimi hatırlatman için gereken haftalık kotana ulaşmadığını mı fark ettin? | Open Subtitles | لأنّك لمْ تعطِني الموعظة الأسبوعيّة بأنّي أفسد حياتي؟ |
Özellikle de Sacramento Weekly'nin yedi yil önce sef editörü kimmis ona bakin. | Open Subtitles | على وجه التحديد، انظري من كانت مُديرة التحرير بجريدة "(ساكرامنتو) الأسبوعيّة" قبل سبع سنوات. |
Ve benden alındığında o Hafta sonunu tekrardan düşünmeye başladım. | Open Subtitles | ولمّا سُلب منّي، ظللتُ أفكّر في تلك العطلة الأسبوعيّة... أتعلمين؟ |
Buralardan gitmek istiyorum. En azından bir Hafta sonu için. Üzgünüm... | Open Subtitles | يجب أن أسافر، ولو لهذه العطلة الأسبوعيّة فحسب |
Fakat, mümkün olduğunca Hafta sonları geleceğimi söyledim. | Open Subtitles | فأخبرتها أنـّني سأزورها قدر المستطاع في العطلات الأسبوعيّة وما شابه. |
Evli değilim. Her Hafta sonu gördüğüm bir kızım var. | Open Subtitles | لست متزوّجاً لكن لديّ ابنة وأزورها في العطلات الأسبوعيّة. |
Aramalar arasında bir düzen var ve birçoğu Hafta içi saat iki ile dört arasında gelmiş. | Open Subtitles | هناك نمط على الاتّصالات، مُعظمها وردت في أيّام العطلات الأسبوعيّة من الساعة الثانية وحتى الرابعة. |
Ama bu Hafta sonu bayağı bir öpüşme olacak. | Open Subtitles | لكن سيكون هناك الكثير من ذلك في هذه العطلة الأسبوعيّة. |
Sen bazı cevaplar alana kadar Hafta sonumuza devam edemeyeceğiz, değil mi? | Open Subtitles | لن نستمتع بإجازتنا الأسبوعيّة حتى تجد بعض الإجابات، أليس كذلك؟ |
Zengin bir Hafta sonu ziyaretçisinin öldürülmesi, işler için pek iyi değil. | Open Subtitles | تعرّض آخذي العُطل الأسبوعيّة للقتل، ليس جيّداً تماماً للعمل. |
Her zamanki gibi, Hafta sonu tatili onun. | Open Subtitles | إلى مكانه المعتاد إنّها عطلته الأسبوعيّة |
haftalık suç oranları tablona baktığımda bu çeyrek dönemde yüzde on düşüş sağlayacak bir durum göremiyorum. | Open Subtitles | بالنظر إلى التقارير الأسبوعيّة لا أرى إنخفاضا مُقاربًا لـ 10 % في الرّبع |
Bugün çok büyük ilerleme kat ettiğimizi düşünüyorum ve iki yıl boyunca haftalık iki seans sonrasında gerçekten-- | Open Subtitles | أعتقد أنّنا أحرزنا تقدّماً ممتازاً في هذا اليوم و بعد عدّة سنوات من الجلسات ...الأسبوعيّة سنتمكّن فعلاً من |
Bu yüzden sizin, bok içindeki kotacıların haftalık eğlence vakti geldi. | Open Subtitles | لذا، حان وقت مُتعتكم الأسبوعيّة |
haftalık şiir serilerimiz, Dade Islah Evine hapsedilmiş insanların hayatlarını değiştiriyor, onlardan biri olan Echo Martinez'in yayınladığı işlerini sizlere göstermek için çok heyecanlıyız. | TED | تعملُ سلسلتنا الشعريّةُ الأسبوعيّة على تغييرِ حياةِ الكثيرينَ من السجناءِ في الإصلاحيّة، ونحنُ متحمّسون جداً لنقدّم لكم أحدَ الأعمالِ المنشورة لواحِد من أولئك السجناء واسمه "إيكو مارتينز" |
Özellikle de Sacramento Weekly'nin yedi yıl önce şef editörü kimmiş ona bakın. | Open Subtitles | على وجه التحديد، انظري من كانت مُديرة التحرير بجريدة "(ساكرامنتو) الأسبوعيّة" قبل سبع سنوات. |
The Atlantic ve Us Weekly. | Open Subtitles | (أطلانطك) و(أمريكا الأسبوعيّة) |