Sonuçlar elimize ulaşır ulaşmaz piyasaya ne zaman sürülebileceğini söyleyebiliriz. | Open Subtitles | موعد نشرها فى الأسواق أخبرونا بكل ما يحدث من تطور |
Kapitalizm temelde bir dizi pazar yeridir. | TED | الرأسمالية، بالأساس، هي سلسلة من الأسواق. |
Bir kişi ya da küçük bir şirket tarafından yerine getirilebilen düşük düzeyde ticaret yapan bir market dizisidir. | TED | وهي عبارة عن سلسلة من الأسواق التجارية ذات مستوى منخفض يمكن لأي شخص أو شركة صغيرة إنشاؤها. |
İş anlaşmalarım, ithalat-ihracat, ve yeni pazarlar sayesinde... yüksek mevkilerde çok dost edindim. | Open Subtitles | بواسطة التجارة , التوريد و الإستيراد الأسواق الناشئة تدبرت صداقات فى مناصب عالية |
İki yıl, üç yıl, dört yıl öncesine kadar, piyasalar iyiydi. | TED | منذ سنتين وثلاث سنوات وقرابة أربع سنوات، كان أداء الأسواق جيدا. |
Rakiplerinizin hedeflediği şu anki pazarları burada görüyorsunuz. | Open Subtitles | هذا يمثل الأسواق الحالية المستهدفة من قبل المنافسين. ترى ذلك |
İnsanlar bu soruna uzun zamandır kafa yoruyorlar, Photoshop pazarlara ilk girdiğinden beri. | TED | لقد فكر الناس بهذه المشكلة لفترة طويلة، منذ أن تم إطلاق برنامج الفوتوشوب في الأسواق. |
Hepsi tanıdık geliyor. Ama... Bir sürü piyasaya girip çıktım. | Open Subtitles | ,كل شيء يبدوا مألوفاً لكن , ذهبت للعديد من الأسواق |
Ve birçoğunuz gelecek nesil tablet bilgisayarların piyasaya çıkması konusunda heyecanlısınızdır. | TED | والعديد منكم متحمس للجيل الجديد من الحواسيب الجيبية الصغيرة التي ستصدر في الأسواق. |
Bunun nedeni, uzun zamandan beri var olan ifade ve basın ve inanç özgürlüğü gibi kavramlarla açık pazar iç içe geçmiştir. | TED | لأنه ولمدة طويلة، كانت الأسواق الحرة مقترنة بالحريات، كحرية التعبير وحرية الصحافة وحرية الديانة. |
Gelişmiş dünyada, ürünler çiftlikten ayrıldıktan sonra çoğu ürünün tedarik zinciri sonundaki israfı pazar ve tüketiciler tarafından olurken, israf edilen ürünlerin sonu çürüdükleri ve çürürken metan gazı yaydıkları atık alanları olmakta. | TED | بينما في الدول المتقدمة، بعد خروج الطعام من المزرعة، يتم إهدار معظم الطعام في نهاية سلسلة الإمداد من قبل الأسواق والمستهلكين، وينتهي الطعام المهدر في مكب النفايات حيث يصدر غاز الميثان أثناء تحلله. |
Pekâlâ, asıl soruyu soruyorum o zaman: Online market platformları tam olarak ne işe yarıyor? | TED | لذا، عدت للأساسيات وسألت: ماذا تفعل الأسواق عبر الإنترنت حقًا؟ |
Üretimde hammadde olarak,geri dönüşümlü... ...gereçlerin kullanılması için... ...yerel pazarlar ve teşvik tedbirleri yaratabiliriz. | TED | نستطيع إنشاء هذه الأسواق المحلية والحوافز للمواد المعاد تدويرها لاستخدامها كمواد خام للصناعة. |
piyasalar son 20 yıl içinde tanınmayacak kadar değişti. ama sadece ekonominin en üstünde bulunan organizasyonlar. | TED | لقد تغيرت الأسواق بشكل جذري في السنوات 20 الأخيرة، ولكن فقط للمنظمات المهيمنة على الاقتصاد. |
Çünkü yabancı pazarları güvene almakta ve kazanç peşinde büyük şirket despotizmi yararlı bir araç oldu. | Open Subtitles | لتأمين الأسواق الخارجية ومتابعة الأرباح. واحد من قوات البحرية الامريكية من الجنرالات الأكثر تزينا |
Çünkü gelecekteki insanlar bugün pazarlara katılım göstermiyorlar. | TED | لأن الناس التي تعيش في المستقبل لا تشارك في الأسواق اليوم. |
Sonra birden bire insan ürünü kusursuz elmaslar pazarı darmadağın edecekti. | Open Subtitles | ثمّ فجأة، ألماس لا تشوبه شائبة من صُنع الإنسان تُغرق الأسواق. |
Ve 2008'e gelindiğinde ekonomi piyasası çöktü. | Open Subtitles | ثم فى سبتمبر عام 2008 أنهارت الأسواق المالية |
Banliyöye taşınıp, alışveriş merkezlerinden giysi aldığımı düşünmelerini istemiyorum. | Open Subtitles | لا أستطيع أن أجعلهم يفكرون أنني أنتقلت إلى هذه الضاحية وأتسوق من الأسواق العادية |
Hisseler serbest düşüşte, benim piyasalara şimdi güvence vermem lazım. | Open Subtitles | الأسهم في تراجع مستمر وأنا بحاجة لإعادة تامين الأسواق الأن |
Finansal marketlere, eğitimsel verilere ulaşmam gerek. | Open Subtitles | بحاجة لإختراق الأسواق المالية، قواعد البيانات التعليمية، |
Şansa dayalı ve afaki olan piyasada bile işleri mantıkla değerlendirip nereye gittiğini tahmin edebileceğimizi düşünürüz. | TED | حتى فيما يخص الأسواق التي تعتمد على الحظ والعشوائية، نظن أنه بإمكاننا التنبؤ بعقلانية بمسارها |
Eskimiş giysiler giymem. Bit pazarından alışveriş etmem. Antika toplamam. | Open Subtitles | أنا دون أبوس]؛ ر ارتداء الملابس خمر، أنا أكره الأسواق برغوث، وأنا لا أبوس]؛ ر جمع التحف. |
Dünyanın en zengin adamlarından biri neden finans piyasasını yıkmak istesin? | Open Subtitles | لما قد يقوم واحد من أغنى رجال العالم بإسقاط الأسواق المالية؟ |