| Ve Siyah beyaz giyebilirim. Kendi ayırt edici tarzımı geliştirebilirim. | Open Subtitles | وأستطيع أن أرتدي الأسود والأبيض وأن يكون لي شكلي الخاص |
| Dışarı çıkıyorsunuz, Siyah beyaz. | TED | هنا حيث يمكنك الذهاب الى الخارج، إنه باللونين الأسود والأبيض. |
| Hayır, demek istediğim Siyah beyaz parladı. | Open Subtitles | لا، أَعْني هي فقط أومضتْ الأسود والأبيض. |
| Sadece saflar siyah ve beyaz olarak görür. | Open Subtitles | فقط وجهة النظر الساذجة في الأسود والأبيض |
| Topuklu ayakkabı şeklinde kurabiye kalıpları var yani, partisine uygun olsun diye siyah ve beyaz kullanacağım. | Open Subtitles | لديهم حذاء كعب عالٍ ضمن قطع الكعك إذًا سأستعمله باللونين الأسود والأبيض لأطابق مخطّطها |
| Bu fare, Siyah-beyaz partiye gitti ve beni götürmedi. | Open Subtitles | جرذ القلنسوة ذاك ذهب إلى حفلة الأسود والأبيض وهي لم تجلبني معها |
| Sezon, 2. Bölüm "Siyah ile Beyazın Evi" | Open Subtitles | - الحلقة الثانية "بيت الأسود والأبيض" |
| Siyah beyaz üniforma, birçok balık kartalı için belirleyici özelliktir. | Open Subtitles | الزي الأسود والأبيض ، هو العلامة المميزة للعديد من عقبان السمك |
| Çünkü İri-Mavi-Beyaz çocuk Siyah beyaz bir dünyada yaşıyor. | Open Subtitles | لأن ولد أزرق كبير يعيش في عالم من الأسود والأبيض |
| Küçük boktan Siyah beyaz polis arabasıydı. | Open Subtitles | كانت سيارة شرطة صغيرة رديئة باللون الأسود والأبيض |
| Siyah, beyaz ve kırmızıya bulanmış nedir? | Open Subtitles | ما الأسود والأبيض والأحمر المُنتشرين هُنا ؟ |
| Siyah beyaz kurabiye gibi görünüyorum. | Open Subtitles | أنا تبدو وكأنها الأسود والأبيض الكعكة. |
| Siyah beyaz olana imza 4,75. | Open Subtitles | حسنا، لذلك هو 4.75 $ لموقعة الأسود والأبيض |
| Siyah beyaz dediğimiz verdiğimiz şey. | Open Subtitles | ما كنا نسميه الأسود والأبيض |
| Dışarıda işler her zaman siyah ve beyaz değil. | Open Subtitles | الأمور هنا ليست واضحةً وضوح الأسود والأبيض هنا. |
| O siyah ve beyaz, beyazın üstüne siyah siyahın üstüne beyaz... | Open Subtitles | ذلك الأسود والأبيض ...أسود على أبيض ...أبيض على أسود |
| Günümüzde hala şehirlerde ve köylerde siyah ve beyaz cadılar antik ayinler yaparlar. | Open Subtitles | كل مدينة والقرية الريفية اليوم لديها جيوب من الساحرات الأسود والأبيض... ... الذين يمارسون الطقوس القديمة. |
| siyah ve beyaz. | Open Subtitles | الأسود والأبيض. |
| K.C.'yi şahsen tiksindirici bulsam da siyah ve beyaz konusunda haklı. | Open Subtitles | بقدر ما أجد أن (كي سي) شخصية كريهة فهي محقة بما يخص الأسود والأبيض |
| Şıllık Siyah-beyaz partisine gitti... ve beni yanında götürmedi. | Open Subtitles | جرذ القلنسوة ذاك ذهب إلى حفلة الأسود والأبيض وهي لم تجلبني معها |
| Ardında şehrin Siyah-beyaz manzarasıyla... | Open Subtitles | بالمنظر الأسود والأبيض الطبيعي لمدينة خلف أكتافها |
| Siyah-beyaz renkte olmaları, grinin yoğunlukta olduğu bu Siyah-beyaz çevrede onların kamufle olmalarını sağlıyor. | Open Subtitles | الأسود والأبيض هو أسلوبهم في التمويه في هذه البيئة التي يغلب عليها الرمادي والأبيض والأسود. |
| Siyah ile Beyazın Evi. | Open Subtitles | "بيت الأسود والأبيض" |