Sokağın yakınında yeşeren ağaçların altında da, ...koyu yeşil renkte bir dere akmaktaydı. | Open Subtitles | تحت الأشجارِ التي كانت تنمو قرب الشارع كان هناك جدول من ماءٍ أخضرٍِ غامقِ. |
Şu anda ağaçların içinde gizleniyorlar. | Open Subtitles | انهم ينسلون إلى الأشجارِ الآن. |
"Tam Prens umudunu yitirip ormanda sonsuza dek kaybolacağını sandığı anda Ağaçlardan gelen hışırtıyı duydu. | Open Subtitles | "كما الأمير تَركَ أملاً، وإعتقدَ بأنّه فُقِدَ في الغابةِ إلى الأبد، سَمعَ a حَفّ في الأشجارِ. |
"Tam Prens umudunu yitirip ormanda sonsuza dek kaybolacağını sandığı anda Ağaçlardan gelen hışırtıyı duydu. | Open Subtitles | كما الأمير تَركَ أملاً، وإعتقدَ بأنّه فُقِدَ في الغابةِ إلى الأبد، سَمعَ a حَفّ في الأشجارِ! |
Kaliforniya'daki kızıl ağaç ormanlarından biri, dünyanın en uzun üç ağacını barındırır. | Open Subtitles | هذا واحد مِنْ بساتينِ الخشب الأحمر في كاليفورنيا تَحتوي على ثلاث مِنْ الأشجارِ الأطولِ على الأرضِ. |
Aslında, bu doğru, burada görebileceğiniz tek şey, bulunduğumuz yerdeki büyük bir oyuk ve kırılmış birkaç ağaçtan ibaret. | Open Subtitles | أساسا ذلك صحيح، الشئ الوحيد الذى يمكن أن تراه حيث كنا هو حفرة كبيرة فى الأرض وبعض الأشجارِ المَكسورة |
ağaçlara pusan ve beşikte yatan bebelere uzanan bir musibet, | Open Subtitles | الرعب الذي يَترصّدُ في الأشجارِ يَختطفُ الطفل النائم مِنْ المهد |
Bu Ağaçları ve karavanın üstünü yaktı. | Open Subtitles | لحَرْق تلك الأشجارِ ولتَبْثير سقفِ ذلك المخيّمِ. |
Burada ağaçların arasında, anladım ki sadece kendimi seviyorum. | Open Subtitles | في الهواءِ، ... خلال الأشجارِ وجدت إننى اُحب نفسى فقط |
Ama ağaçların içindedir. | Open Subtitles | لَكنَّه جميعاً مُحتَوى ضمن الأشجارِ. |
ağaçların arasında birşey gördüm. | Open Subtitles | وكان هناك شيءُ في الأشجارِ |
Ağaçlardan daha usun.Heryer agaç... | Open Subtitles | أطول مِنْ ألأشجارِ ألأشجارِ الأشجارِ. في كل مكان أشجار... |
Ağaçlardan toplanır. | Open Subtitles | هي مَحْصُودُ في هذه الأشجارِ. |
Burada çok ağaç yok. | Open Subtitles | هناك لَيسَ العديد مِنْ الأشجارِ. |
Bu aptal katologları yapmak için bir sürü ağaç doğranıyor. | Open Subtitles | - نعم. كُلّ تلك الأشجارِ قطّعتْ أسفل فقط لجَعْل a باقة أدلةِ غبيةِ. |
Bir sürü ağaç var sadece, fazla ileri gitmiyor. | Open Subtitles | فقط الكثير مِنْ الأشجارِ. |
İncir yıl boyunca meyve veren çok az ağaçtan biridir. | Open Subtitles | التين إحدى الأشجارِ القليلة التي تثمر على مدار العام |
Bu ağaçtan saçılacak olan güçlü zehri hesaba katmadın, ha? | Open Subtitles | السمّ قوي في هذه الأشجارِ لكن هذا لم يكن جزء من خطتكِ |
Salıncaklar asıp ağaçlara Yükseklere uçalım | Open Subtitles | دعنا نعلّقُ الأراجيحَ على الأشجارِ ويَشْدُّ مستوى سيقانِك العالي |
ağaçlara tırmanmaya bayılır, ceviz yer. | Open Subtitles | أنه يَحبُّ تَسَلُّق الأشجارِ وأْكلُ البندقَ. |
Belki ilerde bir gün uygarlık bütün bu Ağaçları kesecek ve doğayı yok edecek. | Open Subtitles | نعم، حَسناً، ربما يوم واحد الحضارة سَتُقلّلُ كُلّ تلك الأشجارِ |
Ağaçları yok ederek canavarları buraya saldırtacaktın, öyle mi? | Open Subtitles | تُخطّط للسماح للحيوانات بان تُهاجم هذا المكان بتَحْطيم هذه الأشجارِ |