| Tessa'nın bugün yiyiştiği o seksi kızıl manyağını nerede gördüğümü hatırlıyorum. | Open Subtitles | عرفت أين رأيت ذاك الأصهب المثير و الغريب الذي كانت تفترسه |
| Biyoloji laboratuvarındaki kızıl saçlı güvenlik görevlisinin adı neydi? | Open Subtitles | ماذا كان اسم حارس الأمن الأصهب ذاك في مُختبر الأبحاث الحيويّة؟ |
| Peki iri cüssen ve kızıl saçlarınla Fraser renklerini kuşanıp havalı havalı yürüyünce ne olacağını sanıyorsun? | Open Subtitles | وماذا تظن أنه سيحدث عندما تخرج من هنا مع شعرك الأصهب وحجمك الضخم |
| kızıl saçlı arkadaşın için maalesef olaylar pek iç açıcı gözükmüyor. | Open Subtitles | أتأسف أن أقول أنَّ الأمور تبدو منحوسة بالنسبة لصديقكَ الأصهب |
| Baban hapisten çıktığında her gün turuncu oğlanla siklerinizi birbirine sürdüğünüzü anlatırsam ne diyecek? | Open Subtitles | مالذي برأيك سيحدث حينما يخرج والدك من السجن ويعلم بأنّك تقضي وقتك كلّه مع ذو الشعر الأصهب تلعبان بقضيبكما ؟ |
| Peki iri cüssen ve kızıl saçlarınla Fraser renklerini kuşanıp havalı havalı yürüyünce ne olacağını sanıyorsun? | Open Subtitles | وماذا تظن أنه سيحدث عندما تخرج من هنا مع شعرك الأصهب وحجمك الضخم |
| Bugün ikinci kez kovuluyorsun kızıl. | Open Subtitles | هذه المرة الثانية التي تطرد فيها اليوم، أيها الأصهب. |
| kızıl saçlı yabancıya hayır diyemezdim. | Open Subtitles | لا يمكنك رفض طلب الغريب الأصهب |
| Şu kızıl saçlı çocuk, Teddy Collins, dördüncü sınıf öğrencim çocuk felci geçirdi. | Open Subtitles | "ذلك الفتى الأصهب "تيدي كولنز في الصف الرابع لدي أُصيب بشلل الأطفال |
| kızıl saçlı hanım, Willa Brock. Bir araya gelme komitesinin başkanı. | Open Subtitles | {\pos(195,240)} السيدة ذات الشعر الأصهب تدعى (ويلا بروك) إنها رئيسة لجنة حفل إعادة لم الشمل |
| Koşmaya devam et kızıl kafa. | Open Subtitles | استمر بالجري أيها الأصهب. |
| Benimkini yalarsın, kızıl ucube. | Open Subtitles | مت كمدًا أيّها المسخ الأصهب |
| kızıl bayan. | Open Subtitles | السيدة ذات الرأس الأصهب. |
| - kızıl Jamie uzaklaşmasa da sen gideceksin. | Open Subtitles | ( جايمي) الأصهب لن يبتعد كثيراً ولكن أنتِ.. |
| Selam kızıl Kafa. | Open Subtitles | مرحبا أيها الأصهب |
| - Kusura bakma kızıl. | Open Subtitles | بلا إهانة، أيها الأصهب. |
| Kovuldun kızıl. | Open Subtitles | أنت مطرود، أيها الأصهب. |
| Ne güzel bir kızıl saç. | Open Subtitles | ما أجمل شعرك الأصهب. |
| Ve Rocky, iki kızıl saçlı adamın da duygularını incitir. | Open Subtitles | و (روكي) جرح مشاعر الأصهب اللطيف |
| - Frank değil lan. Diğeri, kızıl kafalı. | Open Subtitles | ليسَ (فرانك) اللعين أقصد الآخر، الأصهب |
| Baban hapisten çıktığında her gün turuncu oğlanla siklerinizi birbirine sürdüğünüzü anlatırsam ne diyecek? | Open Subtitles | مالذي سيفعله والدك حينما يخرج من السجن وأخبره أنّك تقضي معظم وقتك مع الأصهب |