| Işığı açık bırakabilirsiniz ama lütfen konuşmayı kesin, tamam mı? | Open Subtitles | يمكنكم ترك الأضواء لكن أرجوكم بدون كلام , حسنا ؟ |
| Işığı aç, Charlie. Yemeğimi yiyene kadar seks oyunu yok. | Open Subtitles | اشعل الأضواء ياتشارلي لا ألاعيب جنسيه قبل الاكل |
| Üç ay boyunca dışarıdaki otomatik ışıklar sönmedi, çünkü o kadar karanlıktı. | TED | لثلاث أشهر، لم تنطلق الأضواء الآلية من الخارج لأنها كانت بهذه الظلمة. |
| Böylece çalışanlar Catalina'ya doğru yola çıkaraktan lambaları yerleştiren denetleme ekibine ihtiyaçları olan fırsatı tanımışlardı. | Open Subtitles | واتجه الموظفين إلى كاتالينا حيث منحوا فريق المراقبة الذي قام بتعديل الأضواء, الفرصة التي كانوا بحاجتها |
| Köprünün altına gir, kenara çek ve Farları söndür. | Open Subtitles | تقدمي تحت الجسر، انعطفي يساراً وأطفئي الأضواء |
| lşıklar söner sönmez yukarıda buluşuruz. | Open Subtitles | سنتجمع عند القمة بمجرد أن تطفيء الأضواء. |
| Konuyla ilgili basın yoktu, yani o gün müzeyi ziyaret etmek üzere gelmiş olanlar bizi o çılgın ışıklarla göreceklerdi. | TED | لم تكن هناك تغطية صحفية، لذلك فإن كل من صادف قدومه إلى المتحف ذلك اليوم كان يجدنا محاطين بهذه الأضواء المجنونة. |
| Işığı özledim. Kaybedene kadar bazı şeyleri özlemiyorsun, değil mi? | Open Subtitles | أفتقد الأضواء لا تفتقد الأشياء حقا حتى تذهب، أليس كذلك ؟ |
| Işığı ve oda sıcaklığını da ayarlayabiliyor. | Open Subtitles | كما أنّه يتحكّم بدرجة الحرارة، و الأضواء. |
| Işığı yakmadan önce yeniden vurmalarını bekle. | Open Subtitles | أجعليهم يطرقون الباب مرة أخرى حتى نشعل الأضواء |
| Işığı uzun süreliğine çalamam yoksa anlar ve bana kızar, falan. | Open Subtitles | لا يمكنني سرقة الأضواء لفترة طويله وإلّا سوف يعرف ويغضب وما إلى ذلك. |
| Neden Dünyanın Işığı'nı büyük gecesine hazırlamıyorsun? | Open Subtitles | لماذ لا تعدين الأضواء لليلها الكبير |
| Işığı açmamı ister misin? | Open Subtitles | أتريدينني أن أشغل الأضواء لكِ ؟ |
| Sonra makineler harekete geçiyor, ışıklar yanıyor ve sonucu alıyoruz. | Open Subtitles | و تدور الماكينات و تتوهج الأضواء و نحصل على الإجابه |
| O lambaları yerinde tutmak için güvenlik halkası ya da başka bir şey bulun. | Open Subtitles | أبحث عن سلسلة أمان أو أى شيء . لإبقاء هذه الأضواء مكانها |
| Tanrım, şunlara baksana. Kapat şu Farları! | Open Subtitles | إنظر إليهم يلتف حول الأضواء العلوية توقف |
| lşıklar söndüğünde çıktılarsa, 9.5 saatlik avantajları var demek. | Open Subtitles | لو كانوا هربوا منذ اطفاء الأضواء لكان لديهم تسع ساعات ونصف. |
| Büyük, beyaz mermerden ışıklarla kaplı bir ev görmüş. | Open Subtitles | كان عن منزل كبير بالرخام الأبيض وتملأه الأضواء. |
| Ve o yalnızca ilgi odağı veya saygınlık kazanmak istemiyor. | Open Subtitles | ولا يستهويها أن تكون تحت الأضواء أو أن تعترف بالفضل |
| Ve bazı insanlar da dansçıların poposunu sahne ışıkları altında görmekten hoşlanır. | Open Subtitles | و هُناك بعض الناس يحبون رؤية مؤخرات الراقصين . تحت الأضواء الكاشفة |
| Meğer ünüm milyon dolar değerindeymiş ve loş ışıkta inanılmaz yakışıklıymışım. | Open Subtitles | يبدوا أن شهرتي تساوي الملايين وأني وسيم صارخ في الأضواء الخافتة |
| Elektrikler gelene kadar çıkmazsan bu iş bitene kadar içeride kalabilirsin. | Open Subtitles | أمامك عشر دقائق فقط حتى تخرجي قبل أن نشعل الأضواء |
| Her neyse, becerebilirlerse senin ve kadının aynı spot ışığını paylaşabileceğinizi düşünüyorlar. | Open Subtitles | بأي حال كانوا يفكرون أن تشاركها الأضواء لو نجحوا في ضربتين معاَ |
| Işıkların zaman içinde nasıl değiştiğini ve astronomik ışıkların rengini inceleyerek patlayan yıldızların doğası hakkında fikir sahibi oluyorum. | TED | من خلال دراسة كيف يتغير الضوء مع الوقت ولون الأضواء الفلكية، قد تكونت لدي فكرة حول طبيعة النجوم المتفجرة. |
| Bir de. Daha çok ışık alma şansım var mı? | Open Subtitles | وأتساءل عما إذا كنا سنحصل علي المزيد من الأضواء أيضاً. |
| Geri gitmenin bir yararı yok, parlak ışıklara alışsak iyi olacak. | Open Subtitles | الآن لا فائدة من الرجوع للوراء ربما نعتاد عل الأضواء الساطعة |