beyin sapıyla olan iletişimsizlik sinir ağrısını diş ağrısına çevirir. | Open Subtitles | إعتلال التوصيل بجذع الدماغ يخلط بين ألم الأعصاب وألم الأسنان |
Bu sene nöroloji konferansına 28.000 kişi katıldı, ve hepsi beyin üzerine araştırma yapıyor. | TED | كان هناك 28,000 شخص في مؤتمر علم الأعصاب هذا العام. و كل واحد منهم يقوم بأبحاث عن الأدمغة. |
Bu buradaki sinirleri 24 saatliğine donduracaktır. Çenene de biraz ister misin? | Open Subtitles | هذا سيخدّر الأعصاب بهذا المكان لمدة 24 ساعة، أتودّي بعضًا منه لفاهكِ؟ |
EMG ile kas ve sinirlerin elektrik sinyallerine nasıl yanıt verdiğine baktık. | Open Subtitles | و أجرينا أيضاً مخطط للعضلات لملاحظة استجابة العضلات و الأعصاب للنبضات الكهربائية |
ama eğer ameliyatlık bir hastaysanız sinir hücrelerine dikkat edersiniz. | TED | ولكن إذا كنت مريضا تحت الجراحة, فالذي يهمك هو الأعصاب. |
Kafa içi basınç çok arttığında, bu yumru sinirlere baskı uyguluyor. | Open Subtitles | إذا كان الضغط داخل الجمجمة شديد هذه الزائدة ستضغط على الأعصاب |
Hem sinirsel bir hasar ihtimaline karşı hem de gömleğime kan bulaştırmanı istemem. | Open Subtitles | الى حد ما بسبب خطورة تلف الأعصاب وايضاً لا أريد دماء على قميصي |
Projeye katılmasını ne kadar istese de sinirler kaslarla iletişim kuramıyor. | Open Subtitles | وعلى الرغم من رغبته الجمة بإلحاقه تلك الأعصاب ليست متصله بالعضلات |
beyin çalışmalarında yeni bir alan vardır, sosyal sinirbilimi. | TED | يوجد مجال جديد في علوم الدماغ، وهو علم الأعصاب الاجتماعي. |
beyin hakkında edindiğimiz verilerin miktarı sinir bilimi sayesinde her sene iki kat artıyor. | TED | وكمية المعلومات التى نحصل عليها عن الدماغ من علم الأعصاب تتضاعف كل سنة. |
Sinirbilimciler, bize beyin kabuğunun yaklaşık üçte birinin görme ile meşgul olduğunu söylüyor. | TED | علماء الأعصاب يقولون إن ثلث قشرة المخ مخصصة للبصر |
sinirleri alıp göğüs kaslarının içerisinde gelişmelerini sağlıyoruz. | TED | سنزيل الأعصاب التي في الصدر. ونبدلها بأعصاب الذراع لتنموا هناك. |
İlkin, kendi kasındaki sinirleri kestik, ardından kol sinirlerini alıp bunlardan bir kısmını göğsüne kaydırdık, ve göğsünü kapattık. | TED | أولاً قمنا بإزالة الأعصاب في عضلات صدره ، ثم أخذنا أعصاب الذراعين ونقلناها إلى عضلات الصدر وأقفلنا الصدر. |
Ve şaşırtıcı bir biçimde özellikle ağrılı sinirleri etkileyen şeker hastalığı olan kişilerde kalp krizi sessiz gerçekleşir. | TED | وبشكل مفاجئ لدى الكثير، خصوصاً مرضى السكري، الذي يؤثر على الأعصاب التي تنقل الألم، قد تبدو النوبة القلبية صامتة. |
Uyarıyı alanlar sinirlerin kendileridir. | TED | وأيضاً الأعصاب وهي التي تستقبل المعلومات. |
Eğer yapabilirsek, kopmuş ve zarar görmüş sinirlerin uçlarını kuşkonmaz kullanarak yeniden oluşturabiliriz. | TED | لأنه إذا إستطعنا ذلك، فعندها ربما يمكننا إستخدام نبات الهليون لتشكيل وصلات جديدة بين طرفي الأعصاب التالفة والمقطوعة. |
pek çok sinir sistemi uzmanı bu alanda dilek kavramının yer aldığına inanır. | TED | وهي المنطقة التي يعتقد الكثير من علماء الأعصاب أن إرادة البقاء تكمن فيها |
sinir hücrelerinde, elektrik hattı gibi hücre boyunca ilerleyip, hücrelerin canlılığını sağlıyorlar. | TED | و في الأعصاب, تتجمع و تمدد كأسلاك الطاقة, لتبقى تلك الأعصاب حية. |
Virüs çevresel sinirlere doğru her gün 2 cm daha yol alıyor. | Open Subtitles | ,هذا الفيروس ينتشر بطول 2سم يومياً على الأعصاب الطرفية حتى يصل الدماغ |
Artık sinirsel rahatsızlıkları yok, değil mi? | Open Subtitles | إنهما لا يشكوان من الأعصاب بعد الآن، أليس كذلك؟ |
Yaklaşık üç ay sonrasında, sinirler biraz büyüdü ve seğirme alabildik. | TED | وبعد نحو ثلاثة أشهر ، نمت الأعصاب وحصلنا على انقباضات ضعيفة جداً. |
Hepsinin hipokampüsünü çıkart ve nöroloji öğrencileri için onları diseksiyona hazırla. | Open Subtitles | استخرجي الأفضل من بينهم ثم قومي بتحضيرها للمناقشة مع طلاب الأعصاب |
Bu hayvan yakalayan tiplerin fazla siniri olmaz sadece tek bir büyük sinirleri olur. | Open Subtitles | فالشخصيات التى تصطاد الحيوانات لا تملك العديد من الأعصاب بل مجرد عصب واحد كبير |
Ülkenin en iyi sinirbilimcilerinden birine kızların semptomlarının nedeninin T.C.E. olduğuna dair tanıklık ettirirsem, davayı çok rahat kazanırım. | Open Subtitles | إن تمكنّت من جعل واحدٍ من أعظم علماء الأعصاب بالبلاد أن يشهد بأنّ "تي سي إي" قد سبّب أعراض . هذه الفتيات، فلربما أربح الدعوى |
Akdeniz'deki Çin uçak gemisi de epey gerginlik yaratıyor. | Open Subtitles | تحرك حاملة الطائرات الصينية في البحر المتوسط يحرق الكثير من الأعصاب. |
Bak ne diyeceğim, bu parayı nörolojiye veremezsin. | Open Subtitles | اسمع لا يمكنك أن تمنح قسم الأعصاب هذا المال |
Bu resim bana iki şeyi hatırlatıyor: Kan damarlarımızı, omurilik ve sinirlerinin yapısını. | TED | تذكرني هذه الصورة بأمرين: أوعيتنا الدموعة وتركيبة وتنظيم الأعصاب والحبل الشوكي لدينا |
Bu cılız yapı beyinleri o kadar kırılgan yapıyor ki çarpma durumunda, nöronlar genişliyor ve hatta yırtılıyor. | TED | هذا التكوين الطويل والضعيف يجعلها هشة جداً حيث أنه عند حدوث اصطدام تتمدد الأعصاب وحتى أن الدموع تسيل. |