Ve senin baban, hangimizin daha güçlü olduğunu bilmek istiyor. | Open Subtitles | وأبوكِ أيضاً يريد أن يعرف من الأقوى بيننا نحنُ الأثنين |
Buradaymış... kanının kokusunu alabiliyorum ama koku batıda daha güçlü. | Open Subtitles | لو كانت هناك لشممت دماءها، لكن الأريج الأقوى منبعه الغرب. |
Yedi kralın da gücünü elde edince en güçlü ben olacağım. | Open Subtitles | وبمجرد أن أحصل على قوة جميع الملوك أنا سوف أكون الأقوى |
Annem öldüğünden beri, bilirsin, güçlü olan o olmak zorunda kaldı her şeyle ilgilenmek için. | Open Subtitles | كما تعلمين، منذ وفاة والدتنا، كان يجب أن تكون هي الأقوى لتعتني بنا وكل شيء. |
Söylediğin şeyi getirirsen örgütün, Güneydoğu Asya'nın en güçlüsü olur. | Open Subtitles | أحضر ما وعدته ونقابتك ستصبح الأقوى في جنوب شرق أسيا |
Dünyayı gezerek üvey annesi, tanrıların kraliçesi Hera'nın emri altındakilerle savaşırdı. | Open Subtitles | طاف الأرض، ليُحارب أتباع زوجة أبيه الشريرة (هيرا)، الملكة الأقوى من بين الآلهة |
Fakat konu zenginlik olunca ırk sınıf ayrımının kendisinden bile daha güçlü bir öngöstergedir. | TED | لكن عندما يتعلق الأمر بالثروة العرق هو المؤشر الأقوى من الطبقة نفسها. |
İlk başta, bu daha güçlü alkol tıbbi amaçlar için kullanıldı. | TED | في البداية، هذه المشروبات الروحية الأقوى استخدمت لغايات طبية. |
Ama o bu konuşmayı yaptığında, daha güçlü bir toplum inşa etmek için ne yapabilirdiniz? | TED | ولكن عندما القى هذا الخطاب ، ماذا يمكن أن تفعله لبناء الدعم الأقوى للمجتمع؟ |
Satrançta en güçsüz taş bile çok daha güçlü taşlara karşı kazanabilir. | Open Subtitles | في الشطرنج, حتى القطعة الأضعف يمْكن أنْ تكْسب القطع الأقوى |
Milyonlar kamplara gitti,... ..bir çoğu da senden daha güçlü, daha cesurdu. | Open Subtitles | الملايين ذهبت للمخيمات العديد من الشجعان و الأقوى منك |
Ama sürü halindeki düşmanlara karşı Nobunaga'yla eşleştiğinde en güçlü halinde olurdu. | Open Subtitles | لكنّه كانَ الأقوى عندما يُشكِّلُ ثُنائياً مع نوبوناغا لمُقاتلةِ حشد من المُقاتلين |
Lena'nın doğum günü 5000 yılın en güçlü gündönümüne rast gelecek. | Open Subtitles | سيوافق عيد ميلاد لينا مع الإنقلاب الشمسي الأقوى منذ 5000 عام |
Çünkü Alfa olarak kalabilmenin tek yolu en güçlü kalabilmektir. | Open Subtitles | فلا سبيل لكيّ تظل القائد إلّا بأن تظل الأقوى دومًا. |
güçlü olan hayatta kalır. Genellikle, en basit organizmalar en güçlü olanlardır. | Open Subtitles | النجاة للأصلح ،دائماً الكائن الأبسط هو الأقوى |
Dişinin yumurtalarını daha güçlü olan ikinci erkek dölleyecek. | Open Subtitles | سيكون الذكر الثاني الأقوى هو الذي يخصب البيوض. |
Büyük ihtimalle en güçlüsü, bu paranın annelere umut vermesi. | TED | رُبما الإسهام الأقوى بين كل ذلك، هو أن هذه الأموال تمنح الأمهات الأمل. |
Dünyayı gezerek üvey annesi, tanrıların kraliçesi Hera'nın emri altındakilerle savaşırdı. | Open Subtitles | طاف الأرض، ليُحارب أتباع زوجة أبيه الشريرة (هيرا)، الملكة الأقوى من بين الآلهة |
Bir anne, babanın iç güdüsü hepsinden daha güçlüdür, değil mi? | Open Subtitles | حدس الوالدين هو الأقوى, أليس كذلك؟ |
İkiniz en güçlümüz olduğunuz için. | Open Subtitles | حسنا, بوضوح, لأنكما أنتما الإثنان الأقوى |
TSE'de en güçlü performans gösteren biyofarmasötik şirketler değerlemelerinde yüzde 12'lik bir prim görür. | TED | شركات الأدوية الحيوية التي هي الأقوى من حيث الأداء نحو التأثير الاجتماعي الكلي يلاحظون علاوة بقيمة 12% على تقييمها. |
en kuvvetli ninja ordusunu kurmak için onu kullanacağım. | Open Subtitles | سأستخدم الذهب لتنظيم جيش النينجا الأقوى على الإطلاق. |
Neyse, diğer hepiniz çıtayı bu kadar düşük tuttuğunuza göre, sen en etkileyici gücü sona saklamışsındır. | Open Subtitles | بما أنكم ستساعدونني جميعا بقدرات عادية,أفترض أنكم تركتم القدرة الأقوى للنهاية |
Bana güçlüsün dedi, en güçlü. | Open Subtitles | كان يعتقد أني الأقوى على الإطلاق |
Bu insanların hepsini tanıyormuş gibiyim,... ..ama Martouf ile ilgili anılarım, en güçlüleri. | Open Subtitles | أنا أشعر أننى أعرفهم جميعا و لكن ذكرياتى بخصوص مارتوف هى الأقوى |
Bence bu sevginin hiç de öyle güçlü bir sihir olmadığını kanıtlıyor. | Open Subtitles | أعتقد أنّ هذا يبرهن بأنّ الحبّ ليس السحر الأقوى مِنْ كلّ سحر |