omuzlar düz, ama vücut hafif sağa kaçmış. | Open Subtitles | الأكتاف مستويه و لكن الجسم يميل نحو اليمين |
omuzlar düz, ama vücut hafif sağa kaçmış. | Open Subtitles | الأكتاف مستويه و لكن الجسم يميل نحو اليمين |
Hiçbir şey moralimi bir çift yumuşak omuz kadar düzeltemez. | Open Subtitles | لاشئ افضل من الأكتاف الناعمة لرفع روحى المعنوية |
Açık turkuaz renkli kumaş, omuzlara oturtulmuş ve omuzlarda elmas broşlarla tutturulmuş. | Open Subtitles | قماش الساتان الفيروزي على الأكتاف والأكتاف ممسوكة ببنسات |
Sürekli öne doğru eğiliyor, Omuzları çıkık, gözleri kısık, Yahudi tipli. | Open Subtitles | ينحني دائماً للأمام، مدبّـب الأكتاف عيناه شبه مغلقة، يشبه اليهود جداً |
Şimdi bunu, işaretçi olarak bedene yaklaştırmak için kullanacağım. Kaslı bir kol, şimdi de ön kollarını ya da Omuzlarını hissedelim. | TED | الآن، أستخدمها كـفأرة للوصول إلى البشرة، ذراع ذو عضلات، لنشعر بالعضلة الأمامية، أو الأكتاف. |
omuzlar üzerinde, bir ceset olarak. Kadın bizim gitmemize izin vermez. | Open Subtitles | على الأكتاف مثل الجثة أنهـــــا لــــــن تــــتركــــــك حــــــياً |
Bu omuzlar için çok fazla sorumluluk. | Open Subtitles | تلك فقط مسؤولية أكثر من اللازم لهذه الأكتاف |
Tamam, gözler aşağı, omuzlar dik. | Open Subtitles | . حسناً ، العيون إلى الأسفل و الأكتاف مرفوعة |
Sıkı bir bağ, geniş omuzlar. | Open Subtitles | شد رابطة العنق أفضل خصوصا مع عرض الأكتاف |
Vücudun doğuştan uygun olmalı, esnek kalçalar ve omuzlar, uzun bir boyun gibi. | Open Subtitles | يجب ان تولد بالجسم المناسب مثل بهِ الأرداف و الأكتاف المرنة مع الرقبة الطويلة |
Düşmüş omuzlar, solgunluk kabuğuna çekilmeye çalışan bir kaplumbağa gibi. | Open Subtitles | الأكتاف المنهارة, الشحوب, مثل سلحفاة تحاول العودة إلى قوقعتها. |
omuz yüksekliğinde tutun yoksa sizi delerim. | Open Subtitles | هذه هي. أبقياها على مستوى الأكتاف وإلا قتلتكما. |
Sabahki omuz masajım karşılığını veriyor sanki. | Open Subtitles | تدليك الأكتاف في الصباح الباكر لا زال تحت التأثير |
Bağırsakları deşmekle kalmamış... onları dikkatle boyun çevresine ve omuzlara dolamış. | Open Subtitles | فهو لم يُقطع الأمعاء فحسب لكنه لفها بعناية حول العنق و الأكتاف |
omuzlara baksana sen. | Open Subtitles | كبار السن الجائعين؟ لابد أنها كانت الأكتاف. |
Bir iş arkadaşı ödünç vermişti. Omuzları dardı. | Open Subtitles | صديق يعمل في المصنع أعارها اياه لقد كانت ضيقة على الأكتاف |
Alnı King Yao'ya Omuzları ise Zichan'a benziyormuş. | Open Subtitles | أي جبهة تشبه الملك ياو تبدو الأكتاف مثل زي شان |
- Ya İtalyan Omuzlarını sever misin? | Open Subtitles | ماذا عن الأكتاف الإيطالية؟ |
Önce bu omuzların seni koruyup korumayacağına bir baksan daha iyi olmaz mı? | Open Subtitles | كان عليكِ ان تتأكدِ أولا اذا كانت تلك الأكتاف قادرة على حمل أعبائك و حمايتك أم لا ؟ |
Omuzdan yük indiği gibi. | Open Subtitles | كما لو أن الحمل قد سقط عن الأكتاف |
Shakespeare'den nasıl alıntı yapılacağını bilmeyebilirim ama "Geniş Omuzlular Şehrinde" nasıl gezileceğini çok iyi bilirim. | Open Subtitles | من المحتمل ألا أعرف أن أقتبس عن شكسبير ولكني أعرف كيف أتجول في "مدينة الأكتاف العريضة"" |
omuzlarında ve dirseklerde deri yamalar vardı. | Open Subtitles | عليه رقع جلديه فى الأكتاف و المرافق |
Her şey o adamın geniş omuzlarının elinde! | Open Subtitles | الكل يعتمد على هذا الرجل صاحب الأكتاف الواسعة |
Bu belinizdeki gerilmeyi alıyor omuzlarınızı açıyor ve bacaklarınızı güçlendiriyor. | Open Subtitles | هذا يخفف آلام أسفل الظهر.. "يوسع الأكتاف ويقوي السيقان" |
Sıra omuzlarımızı sallamada. Öne,arkaya. Öne,arkaya. | Open Subtitles | هز الأكتاف للخلف و للأمام |
Bir sevgilim var ve omuzlarım ona ait; sana değil. | Open Subtitles | لدي حبيب, وهذه الأكتاف له, ليست لك. |