Bir cinayeti araştırıyorsam, efendim, beni bağışlayın, ve bu bardakları araştırmam gerekiyorsa, şey, bu durumda bu iki bardağı ilginç bulmam gerekir. | Open Subtitles | إن كنت قضية جنائية المعذرة وكنت أعمل مع هذه الكؤوس عندها علي أن أجد هذه الأكواب مثيرة |
Biri bardakları değiştirmiş olmalı. | Open Subtitles | يجب وأنه هناك شخص ما بدّل الأكواب فى العربة |
Oyuncaktan söz etmişken, üstünde resmimiz olan... o bardaklar, beslenme çantaları falan var ya... | Open Subtitles | أتعلم أن كل الأكواب وأطباق الأكل عليها صورنا |
Hazır bardaklar elimizdeyken, yeni iş arkadaşımıza da içelim. | Open Subtitles | بما اننا حصلنا على الأكواب, علينا ان نشرب نخب شريكنا الجديد |
Bu kupaları geçekten seviyorum. | Open Subtitles | أنت، تعجبني هذه الأكواب الخزفية حقيقة. |
İşte buradasınız. Bunlar yukarıdan kalanlar. Fincanları nereye koydunuz, sizi hayvan herifler? | Open Subtitles | هاقد جئتم، هذا ماتبقى في الطابق العلوي أين وضعتم الأكواب يا حيوانات؟ |
Bu bardaklardan birini düşürdüğün zaman sana sakar derim. | Open Subtitles | عندما أسميك الأخرق سيكون هذا بعدما تسقط الأكواب |
İşiniz bitince bardakları bırakın, bir görevli gelip onları alacak. | Open Subtitles | عندما تنتهو إتركوا الأكواب و سوف تجمعها المسؤولة |
Sen biraz önce Papa Johns'u bardakları yüzünden mi terk ettim dedin? | Open Subtitles | حسناً ، أتقول أنك تركت بابا جونز بسبب الأكواب ؟ |
Plastik bardakları yere atmayın! | Open Subtitles | أرجوكم لا ترموا الأكواب الحمراء على الأرض |
Şimdi, Steve, ben masanın önünde duracağım, tamam, masanın önüne geçtiğimde, senden bu bardakları bu şekilde bardakların üstüne koymanı istiyorum, ve onları istediğin sırayla karıştır ki hiç kimsenin iğnenin nerede olduğuyla ilgili bir fikri olmasın, tamam mı? | TED | عندما أقف أمامها ضع الأكواب فوق القواعد الخشبية بهذه الطريقة دون ترتيب معين ثم قم بخلطها بحيث لا يعلم أحد بمكان المسمار |
bardakları yıkayıp şişeyi de temizledim. | Open Subtitles | غسلتُ الأكواب ، و الزجاجات أيضاً |
bardaklar diğer çöp kutusunda, bebekse zihninde. | Open Subtitles | الأكواب في سلة المهملات الأخرى الطفل بأوهامك أنت |
Çerezler kasede, buzlar dolapta, bardaklar masanın üzerinde. | Open Subtitles | االمكسرات في الوعاء ، الثلج في الثلاجة ، الأكواب على الطاولة |
Papa John's'dan bardaklar yüzünden çıktım mı dedin? | Open Subtitles | حسناً ، أتقول أنك تركت بابا جونز بسبب الأكواب ؟ |
Bak, bardaklar mutfağın hemen karşısında. | Open Subtitles | انظر , الأكواب من الواضح انها عبر المطبخ كاملاً ترى ؟ |
Eve gittiğimizde kurtulmam gereken "Dünyanın En İyi" kupaları var. | Open Subtitles | عندما نعود للمنزل، هناك بعض الأكواب مكتوب عليها "افضل اب" سأحتاج للتخلص منها |
Fincanları neden değiştirdiğimi biliyorsun değil mi? | Open Subtitles | انتى تعلمى لما بدلت الأكواب أليس كذلك ؟ |
Ve ince uzun bardaklardan istiyorum. | Open Subtitles | وأريد تلك الأكواب الطويلة و النحيلة |
Kaselerde atıştırmalıklar, buzdolabında içecekler .... Masada kupalar. | Open Subtitles | المكسرات في الوعاء، الثلج في البراد، الأكواب على الطاولة |
bardaklara çay doldurmak ister misin? | Open Subtitles | أتريد المحاوله والإتيان ببعض الشاي في هذه الأكواب. |
O bardakların yokolması ne kadar sürüyor biliyor musun? | Open Subtitles | هل تعرف كم يستغرق من الوقت لتتحلل تلك الأكواب ؟ |
Birkaç beher daha kırdığını duydum, Kıvırcık. | Open Subtitles | سمعتُ أنّك كسرت المزيد من الأكواب يا أجعد الشعر. |
Savaş-karşıtı kankalarım sayesinde, bir ay boyunca her bardakta olacak. | Open Subtitles | سيظل هذا على كل الأكواب لشهر تحية للمعارضين للحرب |
Kupaların temizlenip parçalanmasını istiyorum. | Open Subtitles | أريد أن يتم تعقيم هؤلاء الأكواب وأريد أن يتم تدميرهم |
Önemli değil. Bende kırmızı plastik bardaklarla yetinirim. | Open Subtitles | لا بأس، سأستخدم الأكواب البلاستيكية الحمراء الأنيقة |
Dwight, bilmem haberin var mı artık bir şey içerken normal insanlar gibi bardak yerine garip sırt çantaları kullanmamız gerekiyor. | Open Subtitles | لا أعرف إذا كنت تعلم و لكن من المفترض أن نشرب من علب على الظهر عوضاً عن الأكواب مثل الناس الطبيعية |