| Olimpiyatlarda sonuncu oldular ve alkolikler derneğinden emekli oldular. | Open Subtitles | نالوا المرتبة الأخيرة في الألعاب الأولمبية و تقاعدوا لتمثيل اعلانات المشروبات الكحولية |
| Olimpiyatlarda ya da Dünya Kupası'nda bir şut atmak fena olmazdı. | Open Subtitles | سيكون هذا جيد للارتقاء لدورة الألعاب الأولمبية أو كأس العالم. |
| 2012, İngiltere için gayet uluslararası bir seneydi; Londra Olimpiyatları'nın olduğu sene. | TED | وعام 2012 كان سنة عالمية للمملكة المتحدة. كان عاماً لدورة الألعاب الأولمبية في لندن. |
| Senin ukala oğlun yüzünden Olimpiyatları alamadık. | Open Subtitles | ، أنت والد ذاك الطفل المتذاكي الذي كلف البلدة الألعاب الأولمبية |
| Ve umuyorum ki, Özel olimpiyatlara dahil olma konusunu düşünürsünüz. | TED | أرجو أن تفكروا في المشاركة في الألعاب الأولمبية الخاصة. |
| Eğlence için, Olimpiyatlar için ya da profesyonel anlamda spor yaparız. | TED | نفعل ذلك من أجل التسلية، أو الألعاب الأولمبية ، أو كمحترفين. |
| Özel Olimpiyatlar, Engelli Olimpiyati veya Olimpiyatlardan farklıdır | TED | تعتبر الألعاب الأولمبية الخاصة منفصلة عن أولمبياد المقعدين والألعاب الأولمبية. |
| Of, bu aralar mutlaka bir sürü garip Olimpiyat oyunları vardır. | Open Subtitles | يا فتى، بالتأكيد هناك الكثير من الألعاب الأولمبية المُقلقة هذه الأيام |
| Olimpiyatların amatörler için olduğunu sanıyordum. | Open Subtitles | كنت أظن أن الألعاب الأولمبية كانت للهواة |
| Roma'yı Olimpiyatlarda temsil etmek için Jüpiter tarafından seçilen de benim! | Open Subtitles | لقد أخترت لأمثل روما في الألعاب الأولمبية, بواسطه جوبيتر |
| Yani Olimpiyatlarda sürekli yaşanıyor bu birinin örneği başka birininkiyle karışıyor falan. | Open Subtitles | يحدث هذا باستمرار في الألعاب الأولمبية العينات تختلط |
| Bunu 2074 yılı yer çekimsiz Olimpiyatlarda sürdüm. Sonuncu olmuştum. | Open Subtitles | لقد سقت هاته الدراجة في الألعاب الأولمبية المضادة للجاذبية في عام2074 و حللت آخِرا |
| Bay Plunkett da Olimpiyatlarda Anna Buday'a uyuşturucu taşıyan bir kurye gören bir tanıktan bahsetti. | Open Subtitles | إن السيد بلانكيت أشار إلى وجود شاهدة رأت ساعٍ يحمل عقاقير إلى آنا بوديه في الألعاب الأولمبية |
| Yaz olimpiyatlarının görkemi ve onun kadar iyi olmayan kış Olimpiyatları. | Open Subtitles | من مجد و روعة الألعاب الأولمبية الصيفية الى الأقل تسليةً الألعاب الأولمبية الشتوية |
| 1988 Olimpiyatları'na kadar bir yıllık sıkı çalışın. | Open Subtitles | حتّى الألعاب الأولمبية في 1988، لنعمل بجدّ لمدة سنة واحدة. |
| Annem yüzme dersi alırsam bir gün olimpiyatlara katılabileceğimi söyledi. | Open Subtitles | تقول أمي إنني إن أخذت صفوفاً في السباحة يمكنني المشاركة في الألعاب الأولمبية ذات يوم |
| olimpiyatlara giden bir tür kılavuz çizgisi. | Open Subtitles | أنواع من تعليمات الألعاب الأولمبية |
| Springfield, bugün olimpiyatlara ev sahipliği yapacağını öğrenince şok oldu. | Open Subtitles | بلدة (سبرينغفيلد) تعيش صدمة اليوم، جراء إقامة الألعاب الأولمبية بها |
| Özel Olimpiyatlar dünyaya ise zihinsel engelli insanların saygı ve katılımı hakketiğini öğretiyor. | TED | قدمت الألعاب الأولمبية الخاصة درسا للعالم أن ذوي الاحتياجات الخاصة يستحقون الاحترام والاحتواء. |
| Bu arada, bütün bunlar Özel Olimpiyatlar için. | TED | بالمناسبة، كل ذلك خلال الألعاب الأولمبية الخاصة. |
| Joe, normal Olimpiyatlardan bahsetme sen. | Open Subtitles | لذا نحن نقول هو فعلها جو , أنت لاتتكلم حول الألعاب الأولمبية الدورية |
| Olimpiyatlardan geri döndüğünde, | Open Subtitles | عندما رجع من الألعاب الأولمبية |
| Bu nedenle 2012 Olimpiyat bütçesini iyimserlik eğilimini göz önünde bulunduracak şekilde ayarladı. | TED | فقد قاموا بتعديل ميزانية الألعاب الأولمبية 2012 باعتبار الميل للتفاؤل. |
| Ancak Dr Hayden ve Özel Olimpiyatların kurucusu Eunice Kennedy Shriver gibi öncüler direndi, ve Özel Olimpiyat sporcuları onları haklı çıkardı tam dört buçuk milyon kere | TED | لكن الرواد مثل الدكتور هايدن ويونيس كينيدي شرايفر، مؤسسا الألعاب الأولمبية الخاصة، ثابرا وواظبا على ذلك، وأثبت لاعبوا الأولمبياد الخاص أنهم على حق أكثر من أربعة ملايين ونصف مرة. |