Sanki alev almış yanıyordu. Ben de onu söndürmeye çalışıyordum. | Open Subtitles | الأمر أشبه وكأنها تحترق وأنا كنت أحاول إخماد النار عنها |
Sanki karnına saplanmış bir bıçağın azar azar etini kazıması gibi bir şey. | Open Subtitles | الأمر أشبه بوجود شفرة في بطنكِ تقوم بتكوين غرز على جسدكِ لايمكنِ إخفائها |
Böyle bir şey "bir dağ uçabilir mi" sormak gibiydi. | TED | كان الأمر أشبه بالسؤال عن إمكانية طيران جبل ما. |
Sanki Daha çok bir düş gibiydi. | Open Subtitles | فلقد كان الأمر أشبه بأحلام اليقظة، حسبما أظن |
Daha çok farklı notaların olduğu bir senfoni gibi ve bu notaların her biri farklı bilişsel enstrümanlar üzerinde çalınır. | TED | الأمر أشبه بالسمفونية الموسيقية التي تحتوي على نغمات متعددة، وكل من هذه النغمات تعزف على آلة مختلفة من الإدراك. |
Aslında bu katmanları okuyabilirseniz, kitap okumak gibidir, ve o bölgeninin geçmişinde neler olduğunun tarihini öğrenebilirsiniz. | TED | و لذلك إن استطعت قراءة هذه الطبقات سيكون الأمر أشبه بقراءة كتاب يخبرك عما حدث في الماضي في هذا المكان |
Samanlıkta iğne aramaya benziyor. Ama belki şansımız yaver gider. | Open Subtitles | الأمر أشبه بإبرة في كومة قشّ، لكن لربّما سيُحالفنا الحظ. |
Sanki dünyaya pembe camlı bir gözlükle bakıyordum, ne arayacağımı da biliyordum, baktığım her yerde görebiliyordum. | TED | كان الأمر أشبه بامتلاكي لزوج من النظارات وردية اللون، والآن بعد أن عرفت ما أبحث عنه، أصبحت أراه في كل مكان. |
Sanki bu çocuklar bir şey bekliyorlar. | Open Subtitles | الأمر أشبه و كأن هؤلاء الأطفال بإنتظار شيء |
Sanki rögar kapağını açıp: | Open Subtitles | الأمر أشبه وكأنك إذا بك ترفع غطاء الفتحة |
Nereye gittiklerini bana söylemiyorlar. Sanki bir komplo gibi. | Open Subtitles | لا يخبروني أين يذهبون ،إن الأمر أشبه بمؤامرة |
Sanki yabancılarla yaşıyor gibiyim. | Open Subtitles | الأمر أشبه بأنني أعيش مع أشخاص غرباء بالكامل |
Hepimiz hastalığı atlatamayacağını düşündük. Atlatması mucize gibiydi. | Open Subtitles | في الواقع, اعتقدنا جميعاً أنها لن تنجو لقد كان الأمر أشبه بمعجزة |
Çünkü evdeyken seninle konuşmak buz kütlesiyle konuşmak gibiydi. | Open Subtitles | بل لأنّكَ عندما كنتَ بالمنزل، كان الأمر أشبه بالحديث للوحٍ من الثلج |
Sanki evladının gözlerinin önünde boğulması ama ona susmasını söyleyememek gibiydi! | Open Subtitles | الأمر أشبه برؤيتك لولدك وهو يقع ولا تستطيع أن تخبره أن يصمت |
Samanlıkta iğne aramak gibiydi. | Open Subtitles | كان الأمر أشبه بالبحث عن إبرة في كومة قش |
Bir yapıyı temizlemek dans etmek gibidir. | Open Subtitles | انصت، عندما تقوم بتأمين بناية الأمر أشبه بالرقص. |
Bunlar gibi ikisini yanına alıp soygun yapmayı öğretmeye çalışmak, Tıpkı çocuk yetiştirmeye benziyor. | Open Subtitles | سحقاً، الأمر أشبه بتربية طفلين حينما تقبل بزوجين مثلهما وتحاول تعليمهم السرقة .. |
Tıpkı bir çok insanın işe başladığı küçük bakkallar gibi. | Open Subtitles | الأمر أشبه بالسوق الصغير جداً حيث هناك أشخاصاً عدة لتنافسهم |
Bu, kasığından dev bir yarabandı sökmeye benzer. | Open Subtitles | الأمر أشبه بإزالة شريط لاصق من على شعرك. |
Bu eklerlerle milföyler arasında seçim yapmak gibi. | Open Subtitles | إن الأمر أشبه بالإختيار بين إكليرز ونابليون |
Bir ağacın yaşam döngüsünü anlamaya çalışmak gibi... | TED | إن الأمر أشبه بمحاولة لتحديد حقبة من عُمْر شجرة.. |