Lanetli şeyler asla tekar etmez, değil mi? Peki aklından neler geçiyor? | Open Subtitles | تلك الأمور لا تنتهي أبداً، ماذا في خاطرك أيها الصغير؟ |
Yeni bir dönem ve yeni bir sene olabilirdi belki ama bazı şeyler asla değişmiyordu. | Open Subtitles | قد يكون فصلا دراسيا جديدا و عام جديد ولكن بعض الأمور لا تتغير |
Bazı şeyler asla var olmamalı, bu iç karartıcı uzunluktaki liste de onlardan biri. | Open Subtitles | يوجد بعض الأمور لا يجب أن توجد, و واحد منهم هو هذا القائمة الطويله المحبطه |
Yani görüyorsun ya tatlım, sen ve editörünle işler iyi gitmiyor demek... | Open Subtitles | لذا, أترين؟ . فقط لأن الأمور لا تجري حسنا بينكِ و مُحرِّرِكِ.. |
Belki de ikinizin arasında işler bu yüzden düzgün yürümedi. | Open Subtitles | ربما لهذا السبب الأمور لا تسير على ما يرام بينكم |
Dize kadar boyun vardı. Bazı şeyler hiç değişmiyor, ha? | Open Subtitles | كنتم على ارتفاع ركبتي بعض الأمور لا تتغير |
O halde bu işlerin böyle yürümediğini bilecek kadar yaşın var. | Open Subtitles | حسنا، أنت كبير بما يكفي لتعرف أن الأمور لا تسير هكذا. |
.. Ama bu tür şeyler asla gizli kalmaz! | Open Subtitles | لكن هذه الأمور لا يمكن أن تبقى مخفية |
Bu şeyler asla değişmeyecek. Neden mi? Çünkü bir mucize gerekiyor. | Open Subtitles | هذه الأمور لا تتغير ، و تتطلب معجزة |
Bazı şeyler asla değişmez. | Open Subtitles | بعض الأمور لا يمكن أن تغيّرها. |
Evet bazı şeyler asla değişmiyor. | Open Subtitles | صحيح، بعض الأمور لا تتغير أبدًا |
Böyle şeyler asla bir kişinin hatası olmaz. | Open Subtitles | تلك الأمور لا تكون خطأ شخص واحد وحسب |
Açıklamaya çalıştım ama bazı yapılan bazı şeyler asla bağışlanmıyor. | Open Subtitles | لن تتحدث إلىّ ... أحاول تفسير الأمر ، لكن هُناك بعض بعض الأمور لا يُمكن الصفح عنها أبداً |
Bazı şeyler asla değişmez. | Open Subtitles | بعض الأمور لا تتغير أبداً |
Bu işler böyle yürümez. Pekala. Öyleyse gizlice yaparım. | Open Subtitles | الأمور لا تجرى هكذا, حسنا لذا سأمضى متخفيا |
İşler göründüğü gibi değildir... sen de bilirsin Arletta. | Open Subtitles | الأمور لا تكون قط على النحو الذى تبو عليه يا أرليتا |
Bu işler böyledir. Sen de biliyorsun. | Open Subtitles | هكذا تدار الأمور, لا حيلة لنا، وأنت تعلم ذلك |
Belki inanmazsın ama işler kötü gittiğinde seninle görüşmek istemiyorum. | Open Subtitles | لن تصدق الأمر, لكن حين تسوء الأمور, لا أشعر برغبة في رؤيتك. |
Oradan uzaklaşmanın en doğru şey olacağını düşündüm, yoksa işler aleyhime gelişebilirdi. | Open Subtitles | محاولاً فتحه وجلب المساعدة وفكّرت أنه من الأفضل أن اهرب سيّما أن الأمور لا تبدو في صالحي |
Bazı şeyler hiç değişmez ama annemin kafası karışık ve hassas olduğu bir dönemde ona yardım etmiş olduğunu her zaman hatırlayacağım. | Open Subtitles | بعض الأمور لا يمكن أن تتغيراً إطلاقاً لكنني سأذكر على الدوام أنك ساعدت والدتي في الوقت الذي كانت فيه مشوشة جداً |
Belki de bazı şeyler hiç değişmiyordur. | Open Subtitles | ربما بعض الأمور لا تتغير أبداً |
Eğer kurumların teknolojileri hakkında her hangi bir şey biliyorsanız, normalde işlerin böyle yürümediğini bilirsiniz. | TED | إن كنتم تعرفون أي شيء بخصوص التكنولوجيا الحكومية، تعرفون أن الأمور لا تسير هكذا عادة. |