"الأنباء الجيدة" - Translation from Arabic to Turkish

    • İyi haber
        
    • haber şu
        
    • İyi haberi
        
    İyi haber bulaşıcı görünmemesi. Open Subtitles الأنباء الجيدة هى أنه لا يبدو أن الوضع معدى
    Ama iyi haber, ondan kurtulursan, Open Subtitles حسناً,أعني,الأنباء الجيدة هي يمكنكِ محو هذه الفكرة
    İyi haber şu ki, danışmanların şefi olarak ben aynı kısıtlamalara tabi değilim. Open Subtitles الأنباء الجيدة كرئيس للمستشارين لست محدودًا بنفس القيود
    Ah, iyi haber ise yatağında hiç cimex lectularius larva görmüyorum. Open Subtitles حسناً الأنباء الجيدة لا أرى أي يرقات عث فراشية
    Neyse, önce iyi haberi mi vereyim yoksa kötü haberi mi? Open Subtitles أتودون سماع الأنباء الجيدة أم السيئة أولاً؟
    İyi haber, 7 kurşundan 4'ünü çıkarmayı başardık. Open Subtitles الأنباء الجيدة أننا إستطعنا بنجاح إخراج أربعة من سبع رصاصات
    İyi haber şu ki, sadece üç okul yaz sezonunda bu dersi veriyor. Open Subtitles الأنباء الجيدة أن هناك ثلاثة مدارس تعرض دروساً للجلسة الصيفية
    İyi haber, aramanızı büyük ölçüde daraltabilirim. Open Subtitles الأنباء الجيدة , قد أستطيع تضييق هذا البحث لك
    İyi haber eğer verdiğin istatistikler doğruysa böyle bir şeyin yaşanmasına daha 15,6 yıl var. Open Subtitles الأنباء الجيدة هي لو إحصائيتك حقيقية سيمر 15.6 عام آخرين قبل حدوث شيء كهذا مجدداً
    Şimdi, İyi haber , soğuk kanlı katil olarak bizi grev yok, Open Subtitles الأنباء الجيدة أنك لا تبدو لنا كقاتل متحجر القلب
    Fakat iyi haber şimdi göstereceğim bu küçük diskleri kullanarak kalbindeki deliği kapattık. Open Subtitles ولكن الأنباء الجيدة سوف أريها لك هنا سوف نستطيع سد الثقب بهذه الأقراص الصغيرة
    - Ama iyi haber şu ki eğer yanlış bir yerde kapana kısılırsa onu geri getirebiliriz. Open Subtitles ولكن الأنباء الجيدة أنه لو علقت في الجانب الخطأ، بوسعنا سحبه من هناك
    Ama iyi haber için buradayız ve iyi haber; bence insanın bu gerçek çabasının, değerlerdeki bu yoğun değişiminin neden ortaya çıktığını anlayabiliriz. TED لكننا هنا لأجل الأنباء الجيدة, و الخبر السار هو أن أعتقد أننا نستطيع استكشاف لماذا هذا الجهد البشري الجاد للغاية, هذا النشوء القوي للغاية من الأهمية.
    Çünkü iyi haber, haber değildir. Open Subtitles لأن الأنباء الجيدة لا تُعد أخبار
    İyi haber şu: Kimliğini belirledik. Open Subtitles حسناً الأنباء الجيدة لدينا هوية
    İyi haber Yargıç Crawford, savunmanın davanın düşürülmesi isteğini reddetti. Open Subtitles الأنباء الجيدة أن القاضي " كراوفورد " رفض طلب صرف الدفاع بالطبع فعل
    İyi haber Rosadale' de bugün sadece bir düğün var, alanımızı daralttık. Open Subtitles الأنباء الجيدة هناك فقط زفافٌ واحد. -حدّدَ اليوم في "رزودال"، تبدو تلك ضيقة -الأنباء السيئة؟
    İyi haber, dirseğin çıkmamış. Open Subtitles الأنباء الجيدة ليس لديك كوع مكسور
    İyi haberi mi kötü haberi mi duymak istersin? Open Subtitles إذاً هل تريد الأنباء الجيدة أم السيئة ؟

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more