Eşsiz aktivite kombinasyonu, hangi bileşenin belirli bir sağlık faydası sağladığını belirlemeyi zorlaştırır. | TED | إن مزيجها الفريد من الأنشطة يجعل من الصعب تحديد أي عنصر تنتج عنه فائدة صحية محددة. |
Bu dönemde de, hem hukuki, hem de hukuk dışı faaliyetler sürdü. | TED | الآن , نحن نري مجدداً مزيج من الأنشطة الشرعية والغير الشرعية . |
Fakat bundan etkilenen sadece isyerleri degil. Siradan insanlarin gunluk faaliyetlerine de girmis durumda. | TED | لكن، ليس العمل فقط هو الذي يتأثر بهذا. في الحقيقة، يحتشد هذا المثال في الأنشطة اليومية لأناس عاديين. |
Çünkü konuşmayı azaltır içmeyi ve ağızla yapılan diğer faaliyetleri arttırır. | Open Subtitles | إعاقة المناقشة تشجيع الشرب وغيرها من الأنشطة الشفوية |
onlara her zamanki önemsiz aktivitelere değer katma imkanı sağlıyor. | TED | فهي تعطي قيمة معنوية لتلك الأنشطة الصغيرة التافهة التي نقوم بها يوميا |
Hunley, Özel Harekat Bölümü'ne tam yetki verdi. | Open Subtitles | هنتلى سلم هذا على لقسم الأنشطة الخاصة. |
Tüm bunlar teşkilatın Özel faaliyet Birliği bölümüne seçilmeni sağlamış. | Open Subtitles | والتيّ أدت إلى اختيارك للعمّل في قسم الأنشطة بالوكّـالة الخاصة |
Son günlerdeki eylemlere bakılırsa aslında yapabileceğim bir şeyler varmış. | Open Subtitles | حسنا ، في ضوء الأنشطة الأخيرة ، يبدو اننى يمكننى فعل شئ حيال الامر |
Ama çok fazla aktiviteye sahip olmaktan daha kötü olan tek şey hiç aktiviten olmamasıdır. | Open Subtitles | لكن الشيء الوحيد الأسوأ من وجود الكثير من الأنشطة |
Amerikan halkının en büyük temsilcisinin mahkeme çağrıma göre tüm bildiğimi anlatmak için bir faşist diktatörlüğe yol açacağına inandığım faaliyetlerle iligili olarak. | Open Subtitles | تحت الاستدعاء للإدلاء بما كنت أعرفه عن الأنشطة والذي أعتقد أنه قد يؤدي لمحاولة بدء دكتاتورية فاشية. |
Eğlenceli aktiviteler ve ideal flörtüm sorulduğunda, para kaynakları yaratma (Gülüşmeler) ve Japonca'da akıcılık dedim. | TED | عندما سؤلت عن الأنشطة الممتعة والشريك المثالي، تحدث عن السيولة المالية، وإتقاني للغة اليابانية، |
Sol beyin genellikle dilin ve sonuç olarak okumanın sorumluluğunu alır. Sağ ise konumsal aktiviteleri idare eder. | TED | النصف الأيسر مسؤول بشكل عام عن اللغة وبشكلٍ أساسي، عن القراءة بينما يتعامل النصف الأيمن مع الأنشطة المكانيَّة. |
Vakitlerini değerlendirmeleri için onlara bir aktivite kutusu aldım. | Open Subtitles | لأنني جلبت صندوقا من الأنشطة لأشغل بها وقتهم |
Bu genellikle aktivite olan yerlerdeki... sıcaklık değişimlerini ölçer. | Open Subtitles | يساعدنا على معرفة درجات الحرارة المتغيرة و الأنشطة الحرارية الغير معروفة |
Tüm bu aktivite ve spordan elde edilen eğlence | Open Subtitles | المتعة المستمدة من كل هذه الأنشطة والرياضات |
Önemli faaliyetler ventriküllerin etrafında dolanan sıvıda gerçekleşiyordu. | Open Subtitles | و الأنشطة المهمة التي تحدث بالسائل الذي يتحرك بهذه البطينات |
Peki, iyi haber ise tüm cinsel faaliyetler için... yeterince sağlıklı olduğunu ifade edebilirim. | Open Subtitles | حسنا الخبر الجيد هو انه يمكنني ان اعلن انك بصحة كافية لأي و كل الأنشطة الجنسية |
Son 12 ay içinde meydana gelen uydu termal ve tanımlamak faaliyetlerine erişim | Open Subtitles | يتم الوصول إلى الأقمار الصناعية وتحديد الأنشطة الحرارية التي حدثت في 12 شهر الماضية |
Biliyorsun burası, Amerikan Karşıtı faaliyetleri İzleme Komitesinin sağladığı özel ödeneklerle kurulmuş bir yer. | Open Subtitles | أتعلم أنّ هذا المكان ممّول عن طريق منحٍ خاصة من مقر لجنة الأنشطة الأمريكية |
İnsanları bağlı tutmak için bu şeyleri küçük ayarlanmış parçalara bölüyorsunuz ki insanlar bunları seçip aynı zamanda yapabilsinler ve böylece onları kişisel çıkar sağladıkları aktivitelere yönlendirebilesiniz. | TED | تقسّمون الأشياء إلى شرائح معايرة و التي بإمكان الناس الانتقاء منها و العمل عليها بالتوازي لإبقائهم مرتبطين و بإمكانكم استخدام ذلك لتوجيههم نحو الأنشطة المفيدة بشكل فردي. |
Güvenin azaldığını düşünmeye meyilliyim özellikle bazı etkinliklere ya da bazı kurumlara karşı ve diğerlerine karşı da gelişiyor olabilir. | TED | أميل إلى التّفكير في أنّ الثّقة قد نقصت في بعض الأنشطة أو بعض المؤسسات و ازدادت في أخرى. |
Burası bir bat yada yüz ortamıydı, ve eğer ayakta kalmak istiyorsanız suç aktivitelerine bulaşmak zorundaydınız. | TED | و كانت هذه بيئة حياة أو موت حيث أن التورط في الأنشطة الإجرامية أو المنحرفة كان من الضروري تماما لو أردت النجاة. |
Yani bu iğneyi alıp kendine doğru, birbirine bağlı aktivitelerden oluşan bir döngü şeklinde eğiyoruz. | TED | لذا أخذنا هذه الإبرة، وقمنا بثنيها إلى الخلف، في شكل حلقة من الأنشطة المترابطة. |