Yırtıcı geyik köpekleri antik nehirler boyunca keyif sürerken akrabaları okyanusa geri dönüp samur benzeri ilk balinalar oldular. | TED | انتشرت كلاب الغزلان المفترسة على طول الأنهار القديمة، بينما عاد أقاربهم إلى المحيط ليصبحوا أول حيتان تشبه ثعلب الماء. |
nehirler ormanın otoyoludur, bunu öğrenmiş olduk, ayrıca en fazla asker alımı nehir civarı köylerden oluyordu. | TED | إذن الأنهار هي الطريق السريع للغابة، وهذا شيء علمناه، ومعظم التجنيد كان يتم في قرى النهر وحولها. |
Ve bu mağara, dev bir yeraltı nehirler, kanallar, galeriler ve inanılmaz derin kuyular ağı. | TED | وهي تمثل شبكة ضخمة من الأنهار الجوفية، قنوات، وغرف ضخمة، وأنفاق عميقة للغاية. |
Gördüğünüz gibi kaynayan nehirler dünyada bulunmakta, ancak genelde volkanlarla ilişkilendirilmektedirler. | TED | أتعلمون توجد الأنهار التي تغلي في العالم، ولكن التي يُصاحبها البراكين عموماً. |
Bu nehirler kıpırdanıyor ve sık sık hoplayıp zıplıyorlar ve yaşamımızda büyük etkileri olabilir. | TED | تتحرك هذه الأنهار سريعًا، وتنحرف قليلاً من هنا وهناك، وقد يكون لها تأثيرات كبيرة على حياتنا. |
Fakat, iklim değişikliği olayının başlangıcında, nehirler hızla değiştiler. | TED | لكن تمامًا مع بداية حدث تغير المناخ هذا، تغيرت الأنهار تغيرًا كبيرًا. |
Bu nehirler, akıntı yönünde yaşayan 1,6 milyar insandan fazlasına sulama ve içme suyu sağlıyor. | TED | توفر هذه الأنهار المياه للزراعة، ومياه الشرب، إلى أكثر من 1.6 مليار شخص الذين يعيشون المصب. |
Ama buzullar eridiğinde, musonlar daha şiddetlendiğinde, bu nehirler tabii ki taşacak, suya ihtiyaç olmadığı zamanlarda seller olurken, suya en çok ihtiyaç olduğu zamanlarda ise kuraklık çok yaygın bir hal alacak. | TED | ولكن عندما يذوب الجليد، عندما تهب الرياح الموسمية الشديدة، من الواضح أن هذه الأنهار ستغرق. لذلك سيكون هناك فيضان عندما يكون الماء غير مطلوب. والجفاف سيكون شائع جدًا. عندما تكون المياه مطلوبة بشدة، |
Çünkü bu nehirler, nehir boyunda yaşayan insanların can damarlarıdır. | TED | لأن هذه الأنهار هي شريان الحياة لجميع الناس على طول مسارها. |
Şehirler, nehirler, saraylar, içinden çıkılmaz bir akıntının içinde karmakarışık olmuş. | Open Subtitles | المدن,الأنهار,القصور, كلها ممزوجة فى دوامة معقدة |
nehirler, göller ve dağlar yapıldı. | Open Subtitles | و انفصلت الأرض عن البحر، و خلقت الأنهار ،البحيرات، |
İlk önce ay ve yıIdızlar yoğun beyaz bir sisle kaybolacak, ...sonra nehirler ve göller ve deniz donacak. | Open Subtitles | أولا القمر والنجوم سيكون مفقود في الضباب الأبيض الكثيف. ثمّ الأنهار والبحيرات والبحر سيجمّد إنتهى. |
Geniş nehirler gibi büyük akıntı sistemleri, onları okyanus havzalarında sürüklerler. | Open Subtitles | أنظمة التيارات الكبيرة تشبه الأنهار القوية، وتحملها معها في جولتها حول الأحواض المائية. |
Vietnam'la ilgili en büyük sorun, coğrafyaydı-- Ormanlar, dağlar, nehirler. | Open Subtitles | إنّ المشكلة في فيتنام هي التضاريس ,الغابات، الجبال، الأنهار. |
Vietnam'la ilgili en büyük sorun, coğrafyaydı- - Ormanlar, dağlar, nehirler. | Open Subtitles | إنّ المشكلة في فيتنام هي التضاريس ,الغابات، الجبال، الأنهار. |
Sonsuz denizler ve binlerce mil nehirler Babalar ile çocuklar hatırlıyorum ve tadı...hatırlıyorum ve şeftalinin kabuğunu soymayı... | Open Subtitles | البحار التي لا نهاية لها وآلآف الأميال من الأنهار .. أتذّكر الأب للأطفال .. .. و ذاك الطعم .. |
nehirler gördüm, eski karanlık nehirler. Ruhum bu nehirler gibi karanlıktı. | Open Subtitles | أعرف مسبقاَ الأنهار القديمة الموحلة غاصت روحي بعمق في الأنهار ... |
Buradaki nehirler, içinden sadece 1100 °C sıcaklıkta kızgın kayalar akan nehirlerdir. | Open Subtitles | الأنهار الوحيدة هنا هي أنهار الصخرة الحارة الحمراء في حرارة 1100 درجة مئوية |
Karlı tepeler, engebeli vadiler, güzelim nehirler... | Open Subtitles | القمم المغطاة بالثلوج و الوديان الكبيرة و الأنهار الجميلة |
İlk nehirler oluşunca genç gezegenimizdeki çukurluk alanları doldurmaya ve ilk okyanusları meydana getirmeye başladılar. | Open Subtitles | ،وحالما تشكلت الأنهار بدأت بملء البقع الأخفض ،على كوكبنا اليافع منشأةً أولى المحيطات |