HudMaSpecs bir geyik bulamazsa, kendinizi çok daha kötü hissedeceksiniz. | Open Subtitles | ستشعر بالسوء أكثر بكثير إن لم يمسك الرئيس بعض الأيّل |
Kanayan kalbimi kırıyorsun, geyik. | Open Subtitles | أنت تَكْسرُ قلبي الدامي أيها ، الأيّل ـ الأيل : |
Aslan, geyiği yakaladığında, geyik için gitme vakti gelmiştir. | Open Subtitles | عندما يفترس الأسد الجبلي الأيّل هذا يعني أن قدر حيوان الإيّل قد حان |
Yarın hemen o geyiğin peşine düşmeliyiz. yoksa gerçekten çok fena şeyler olacak. | Open Subtitles | يجب أن نمسك ببعض الأيّل هو سيعجب بهذا جداً |
Geyikten kurtulamazsak kaplan geyiğe gelecekti. | Open Subtitles | ويرجع إلى المخيّم فإذا ذهبنا بعيداً عن الأيّل فإن النمر سيذهب إلى الأيّل |
Haziran olduğunda, çoğu yavru katı yiyeceklerle beslenebiliyor örnek olarak annenin av gezilerinden getirdiği kusulmuş geyik eti. | Open Subtitles | بحلول يونيو، معظم الصغار تأكل اللحم. لحم الأيّل المتقَيّأ، على سبيل المثال، الذي أحضرَتْه من رحلات صيدها. |
İşte bununla bir geyik vuracağım. Her bahse varım. | Open Subtitles | سأصطاد هذه الأيّل, ويمكنكم أن تراهنو بأنني سوف أقوم بهذا |
Kenya'daki geyik popülasyonundaki sürü psikolojisisi hakkında konuşuyordum. | Open Subtitles | يبدواأنّيكنتمُستغرقاًبالتفكير، بعقلية سكان الأيّل الكينى. |
Buradaki daha koyu renkleri tercih ediyor, çardağını geyik gübresiyle süslemiş ve de kömürle. | Open Subtitles | يفضل هذا الطائر الألوان الأدكن، مزيّنا كوخه بروث الأيّل. والفحم. |
- Yani bu geyik en azından 55 kilo var. | Open Subtitles | أعني أن هذا الأيّل يزن على الأقل 120 رطلاً |
Mükemmel bir hamle ve cesurca, çünkü bu geyik neredeyse kaplanla aynı ağırlıkta. | Open Subtitles | ..هجوم مثاليّ و شجاع، فهذا الأيّل يقارب بوزنه وزن الببر |
Avcılar bizon, kanada geyiği, tüylü mamut | Open Subtitles | الصيّادون يقفون بالمرصاد للثور الأميركي، الأيّل و الماموث الصوفي |
Kanada geyiği göl tabanlarında gizlenen yumuşak su bitkilerinden oluşan bir ziyafet çeker. | Open Subtitles | تحتفل الأيّل على النباتات المائية الطرية المخبأة على أعجاز البحيرة. |
geyiği hemen iner diye boynundan vurdum. | Open Subtitles | ضربت الأيّل في عنقه وقد ظننت أنها ستقضي عليه حالاً |
Geldiğimizi duyunca geyiğin nasıl yön değiştirdiğini görüyor musun? | Open Subtitles | شاهدي كم الأيّل سلك الإتّجاه المتغيّر عندما سمع بأنّنا قادمين |
Bu baş, bizim geyiğin cesedine ait gibi görünüyor. | Open Subtitles | يبدو بأنّ هذا هو رأس الأيّل الموجود لدينا |
geyiğin hangi tarafa gittiğini söyle. | Open Subtitles | فقط اخبرني الذي طريق الأيّل ذهب |
Ya da belki bizi şu geyiğe götürür. | Open Subtitles | أَو لَرُبَّمَا سَيَقُودُنا إلى ذلك... ... الأيّل. |
Geyikten sonra iyi hissettim. | Open Subtitles | لا، لقد شعرت بالتحسن بعد الأيّل |
Geyikleri cezbetmek için kayatuzlarını bırakır sonra bir yere çömelip avının ona gelmesini bekler. | Open Subtitles | ، يضع صخرة ملح ليجذب الأيّل ، ثمّ يجلس بمكانٍ ما . وينتظر فريسته كي تأتي إليه |
Geyikler oraya giderlerse kurtlar da peşlerinden gideceklerdir. | Open Subtitles | حالما يصل الأيّل إلى هناك الذئاب ستكون خلفهم مباشراً. |