Dün gece işten eve geldiğimde Will'in odasına bakmamıştım bile. | Open Subtitles | أنا لَمْ أُشاهدْ حتى في غرفةِ الإرادةِ ليلة أمس عندما وَصلتُ إلى البيت مِنْ العملِ. |
Ama Will'in o yanan evde olduğuna dair hiçbir kanıtımız yok. | Open Subtitles | لَكنَّنا ما عِنْدَنا أيّ دليل الإرادةِ أنْ يَكُونَ في الذي أحرقَ البيتَ. |
İradenin beyindeki konumunu tartışmaya başka bir zaman devam ederiz. | Open Subtitles | نحن سَنُناقشُ موقع الإرادةِ في تركيبِ المخ في وقت لاحق |
İradenin beyindeki yeri hakkındaki teoriniz çok ilginç. | Open Subtitles | نظريتكَ على الموقعِ الإرادةِ في المخ... . . شيق جدا. |
Gümüşler Robbie'ye kalacak, vasiyette yazılı. | Open Subtitles | الفضة يَذْهبُ إلى روبي. هي في الإرادةِ. |
Anne, vasiyette arabadan söz edilmiyor. | Open Subtitles | أمي ، لم يَذْكرُ السيارةَ في الإرادةِ. |
Will'in saçında bej rengi elyaf bulmuştum. | Open Subtitles | تَعْرفُ، وَجدتُ بَعْض البيجي microfibers في شَعرِ الإرادةِ. |
- Will'in hayatıyla alakası yok. | Open Subtitles | هو لا في حياةِ الإرادةِ. |