"الابتسام" - Translation from Arabic to Turkish

    • Gülümsemeyi
        
    • gülümsemek
        
    • gülmeyi
        
    • gülümsemeye
        
    • gülümseme
        
    • gülümse
        
    • gülümsemekten
        
    • gül
        
    • gülümseyip
        
    • gülümsemelisin
        
    • sırıtmayı
        
    • Gülmekten
        
    • gülüşü
        
    • gülümseyebilir
        
    • gülümsüyorsunuz
        
    Ve eğer bu Gülümsemeyi veremiyorsanız o iletişimi sağlayamamış olursunuz. Open Subtitles و إذا كنت غير قادر على الابتسام فلن تكون قادراً على ذلك التفاعل
    Gerçekten nazik olmak gülümsemek, yolda selam vermek, biri konuşurken tamamen dinlemek gibi küçük şeyler yapmaktır. TED أن تكون دمثًا بحق يعني فعل الأمور البسيطة، مثل الابتسام وإلقاء التحية في الممرات، والإنصات جيدًا عندما يحدثك شخص ما.
    Seni bu kadar mutlu eden ne? gülmeyi bırak da ye. Open Subtitles مالذي يجعلك سعيدة لهذه الدرجة توقفي عن الابتسام وتناولي إفطارك
    Ona bu dünyada gülümsemeye değer bir şey olmadığını söyledim. Open Subtitles لقد قلت له، ليس هناك في هذا العالم ما يستحق الابتسام
    Bir dakika önce yüzünde bir gülümseme yakaladım ve öpmeyi denesem mi diye düşündüm. Open Subtitles قبل دقيقة ، عندما دفعتكِ إلى الابتسام اعتقدتُ أنه يجب أن أحاول الحصول على قبلة
    Hadi kedicik, gülümse biraz. Open Subtitles هلا انهينا عملنا الان؟ ايتها الهره حاولي الابتسام قليلاً
    Her ne kadar kendi kanından biraz verilmesi için Ernie'yi yukarı yolluyor olsak da, kendimi gülümsemekten alamadım. Open Subtitles ليستعيد بعضاً من دمه لم أستطع منع نفسي عن الابتسام
    Gülümsemeyi unutma ve rahat görün. Open Subtitles لا تنسى الابتسام وان تبدو مسترخيا
    Ara sıra Gülümsemeyi dene. İnsanlar senden nefret ediyor! Open Subtitles حاولى الابتسام ولو قليلاً الناس تكرهك
    Lütfen Gülümsemeyi keser misin? Open Subtitles هلاّ توقفتِ عن الابتسام من فضلك ؟
    Bir sürü sebebi var. Bir penguen gördüğünde gülümsemek gelir içinden. Open Subtitles لا أعلم اسباب كثيره ، احده بأنك لا تستطيع ان تتوقف عن الابتسام وانت تشاهدهم
    Bir penguen gördüğünde gülümsemek gelir içinden. Ayrıca derilerinde o şık smokin durur hep. Open Subtitles لا أعلم اسباب كثيره، احده بأنك لا تستطيع ان تتوقف عن الابتسام وانت تشاهدهم
    Tek yapman gereken gülümsemek sonra yavru köpeğe dönüşüyor. Open Subtitles كل ما عليكِ فعله هو الابتسام له و سوف يصبح كـ الجرو
    Ben gülmeyi tercih ettim. Siz bana yardım etmek. Hadi. Open Subtitles وأنا أختار الابتسام وأنتم تساعدوني في ذلك
    gülmeyi kes! -Gülmüyorum. Onlar iş arkadaşlarım. Open Subtitles توقفي عن الابتسام إنني لا أبتسم ولكن هؤلاء الأشخاص من العمل
    Ona bu dünyada gülümsemeye değer bir şey olmadığını söyledim. Open Subtitles لقد قلت له، ليس هناك في هذا العالم ما يستحق الابتسام
    Evet, zorla gülümsemeye çalışıp sonunda sahiden mutlu olmak gibi. Open Subtitles نعم، كإجبار نفسك على الابتسام حتى تشعر بالسعادة.
    # Suratımda duruyor Kocaman bir gülümseme Open Subtitles لا أستطيع حتى ? ? منع نفسي من الابتسام ?
    gülümse it herif. İnsanlar vuruldu. Open Subtitles واصل الابتسام أيّها الأحمق لقد أصيب أشخاص
    gülümsemekten mutluymuşuz gibi davranmaktan bıktım usandım. Open Subtitles تعبت من الابتسام. تعبت من تمثيل أننا سعداء. أنا فقط لا أريد الذهاب إلى الحفل.
    # Hayat kokar gül gibi Open Subtitles منع نفسي من الابتسام ? ? الحياة كرائحة الورود ?
    Ama işler zorlaştıkça sorunlarla başa çıkma yeteneğin gülümseyip her şey yolundaymış gibi davranmaktan 100 kat daha güçlüdür. Open Subtitles ‏لكن قدرتك على تخطي الأمر عندما يزداد صعوبةً،‏ ‏هي أقوى بكثير‏ ‏‏من الابتسام والتظاهر ‏بأن الأمور على ما يُرام.
    Baban için gülümsemelisin, onu suçlama. Open Subtitles يجب عليك الابتسام لوالدك لا تقم بـ لومه
    Çıktığımızdan beri sırıtmayı kesmedin. Senin kurbanın kim? Open Subtitles لم تكفي عن الابتسام منذ خرجنا، من هو ضحيتك؟
    Sanırım o kadar Gülmekten yüzüm gerçekten ağrıyor. İçki? Open Subtitles وجهي يؤلمني من كثرة الابتسام أتريدين شرابًا ؟
    İçten bir gülüşü kesinlikle yenemezsin, John. Open Subtitles انت لا تستطيع الابتسام ابتسامة صغيرة , جون
    İhanet etmek istediğin bir surata gülümseyebilir misin Efendi Blood? Open Subtitles هل يمكنك الابتسام بوجه رجل تنوي خيانتة,سيد بلود؟
    Siz ise geri kalanı için sadece kasabaya gidip gülümsüyorsunuz. Open Subtitles و بالبقية ، كل ما عليكما فعله هو السير بالمدينة و الابتسام للناس

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more