Ve Nuna kurulduğunda verileri büyük şirketlerdeki çalışanların sağlık ihtiyaçları için kullandılar. | TED | وعندما تم تأسيس الشركة، استخدموا بيانات لتوفير الاحتياجات الصحية لعمال الشركات الكبرى. |
Eğer bu borcu arttırırsak, halkımızın temel ihtiyaçları yok olacak. | Open Subtitles | اذا زاد الدين علينا , الاحتياجات الرئيسية لشعبنا سوف تزول |
Yani bütün bunlardan ortaya çıkan çoğumuzun teknolojiyi takip etme hevesi yüzünden gerçek ihtiyaçları göremediğimizdir. | TED | لذا فإن ما يبيّنه كل هذا، هو أننا غالبًا نغفل عن الاحتياجات الحقيقيّة في أثناء بحثنا عن التكنولوجيا. |
Şirketler de birçok yönden dinlere benziyorlar, sadece ihtiyaçlar pramıdınde en alt basamakta yer alıyorlar. | TED | والشركات هي كالاديان في عدة نواحي ماعدا انهم في اسفل هرم الاحتياجات |
Um, kadınların ihtiyaçları vardır, Brian, ve benim bu ihtiyaçların olmasına meyilim var. | Open Subtitles | النساء لهن احتياجات يابراين وانا اريد هذه الاحتياجات ان تشبع |
Özel ihtiyaçları olanlar ya da huzur evleri için yepyeni ve güçlendirilmiş bir deneyim yaşatma imkânı sağlayabiliriz. | TED | يمكننا فتح الباب لتجربة جديدة تماماً لذوي الاحتياجات الخاصة أو سكن رعاية المسنين. |
İşte bu ihtiyaçları, teknolojinin temasıyla birleştirdik. | TED | لذلك قمنا بدمج كل تلك الاحتياجات في موضوعات تقنية. |
Kişisel navigasyon sistemleri, araba içi navigasyon sistemleri ve ağ tabanlı haritaların çeşitli ihtiyaçları bunu ele alır. | TED | الاحتياجات المختلفة لأنظمة الملاحة الشخصية نظام ملاحة السيارة وخرائط شبكة الإنترنت التي تتناول هذا |
Tüm ev ihtiyaçları için kadınlar su taşımak zorundadır. | TED | لذلك، تنقل النساء الماء لكافة الاحتياجات. |
Çünkü bunu yaptığımız zaman, tıpkı benimki gibi insanların kişisel ihtiyaçları da karşılanabilir. | TED | لأنه عندما نفعل هذا، الاحتياجات الفردية للناس، مثلي أنا، يمكن أن تُلبى. |
Onlar maliyetleri herhangi bir ülkeden daha iyi bildikleri, ihtiyaçları başka bir ülkeden daha iyi bildikleri için bunu yapıyorlar. | TED | هم يفعلون ذلك وهم يعلمون أن التكاليف أفضل من أي بلد آخر، يعلمون الاحتياجات أفضل من أي بلد آخر. |
Ortalama bir tıp öğrencisi eğitimi boyunca tüm zamanının yalnızca beş saat kadarını LGBT sağlık ihtiyaçları hakında eğitim alarak geçiriyor. | TED | الآن، طالب الطب العادي يقضي حوالي 5 ساعات يتعلم عن الاحتياجات المتعلقة بالصحة المثلية عندما يكونون في كلية الطب. |
E-sigaralar, onların yaratıcı olmalarına ve sigara içme deneyimlerini kişiselleştirmelerine olanak tanıyarak bu ihtiyaçları tam olarak karşılıyor. | TED | وتُلبي السجائر الإلكترونية جميع هذه الاحتياجات بإعطائهم الفرصة ليُبدعوا ويحددوا تجربة التدخين المناسبة لهم. |
Ancak o derinlerde yatan psikolojik ihtiyaçları karşılamada giderek daha başarısız hâle geliyoruz. | TED | من حيث تلبية تلك الاحتياجات النفسية العميقة والكامنة بداخلنا. |
Ayrıca insanlar bana birçok temel ihtiyaçları olduğunu söyledi. Yiyecek, giyecek, barınak gibi… | TED | أخبرني الناس أيضا أن لدينا الكثير من الاحتياجات الأساسية الهامة التي علينا تَلبيتها: الغذاء, الكساء, المأوى , و غيرها. |
Özel ihtiyaçlar seyahati gibi. | Open Subtitles | ومتعقبتها , ابدو وكانني اقود الرحلة الميدانية لاصحاب الاحتياجات الخاصة |
Bu ihtiyaçlar, STK çalışanları, siyasete yön verenler, DSÖ, UNHCR ve bizler tarafından, elimizdekini ardımıza koymadan öncelik verilerek sağlanmalı. | TED | يجب وضع هذه الاحتياجات كأولوية من قبل عاملي المنظمات غير حكومية وصناع القرار. ومنظمة الصحة العالمية ومن قبل مفوضية الأمم المتحدة لشؤون اللاجئين، وكل واحد منا مهما كانت حجم تأثيرنا داخل مجتمعنا. |
Sadece başkalarının sana verdiği değer ile kendine değer verdiğin anlamına gelir ki bu da çocukluktaki duygusal ihtiyaçların karşılanmamasındandır. | Open Subtitles | حسناً ، ذلك يعني انت قيّمي نفسك فقط بينما يقيمك الاخرون, التي كثيرا ما تكون نتيجة الطفولة التي لم تلب الاحتياجات العاطفية. |
Evet, ihtiyaçlara, insanlara ve içeriğe odaklanırız | TED | حسنًا، نحن نركّز على الاحتياجات والأشخاص والمضمون. |
Kâr ihtiyaçlarını karşıladığı zaman, İşletme servet oluşturur. | TED | الأعمال تنشيء ثروة عندما تلتقي مع الاحتياجات للربح |
Bir mil küp hacmindeki deniz suyunun enerjisi dünyadaki petrol rezervlerinin toplamından çok daha fazla olacak. | Open Subtitles | هناك طاقة اكثر من ميل مكعب من ماء البحر تغطى اكثر الاحتياجات من النفط على الكوكب |
Özel Olimpiyatlar dünyaya ise zihinsel engelli insanların saygı ve katılımı hakketiğini öğretiyor. | TED | قدمت الألعاب الأولمبية الخاصة درسا للعالم أن ذوي الاحتياجات الخاصة يستحقون الاحترام والاحتواء. |
Kısaca, tarihteki herhangi bir insandan çok makinelere görünürüz ve bu özerk silahların hedef tespiti ihtiyaçlarına mükemmel şekilde uyar. | TED | وباختصار، نحن أكثر وضوحاً لآلات من أي شعب في التاريخ، وهذا يناسب تماما الاحتياجات الأسلحة الروبوتية لتحديد اهدافها. |