Burada bir karışıklık ya da yanlış anlama oluşur ve gerilim ortaya çıkar. | TED | من هنا، يتشكل الارتباك و سوء الفهم، و ينشأ التوتر. |
Portekiz kaşifler, krallık için Afrika'yı hızlı bir şekilde geziyordu. Ta ki karışıklık ve diplomasinin birleşmesiyle efsane gerçek olana dek. | TED | جاب المستكشفون الأوروبيّون إفريقيا بحثًا عن المملكة، إلى أن حوّل مزيجٌ من الارتباك والدبلوماسيّة الخرافة إلى حقيقة. |
Düşmanların arasına karışıklık ve şüphe tohumları ek. | Open Subtitles | زرع الارتباك وعدم اليقين وسط الاعدو, نعم? |
Kafa karışıklığı, kısa süreli hafıza kaybı soruları cevaplamakta zorluk. | Open Subtitles | الارتباك ،فقدان الذاكرة على المدى القصير، صعوبة الإجابة على الأسئلة. |
Aklım biraz karıştı Mac! | Open Subtitles | أنا بشيء من الارتباك هنا، لجنة الهدنة العسكرية. |
Muhakeme gücünüzü etkileyebilir; kafa karışıklığına ve yönelim kaybına sebep olabilir. | Open Subtitles | وقد يؤثّر ذلك في اتخاذ قراراتكَ أيضاً، ويسبّب الارتباك والتخبّط |
Ve son olarak, oto yıkama için ev yapımı kurabiye satımı karışıklık yüzünden iptal edildi. | Open Subtitles | أخيراً تم الغاء معرض المخبوزات الخيري لتنظيف السيارات، بسبب الارتباك. |
Başka karışıklık olmasını istemiyorum. | Open Subtitles | و أريد أن أتأكد أنه لن يكون هناك مزيد من الارتباك |
Yapmamız gereken şeylerle ilgili kafanda karışıklık oluştuysa özür dilerim. | Open Subtitles | آسف إن ساورك أي نوع من الارتباك مع ما هو مفروض أن نقوم به، فهمت ؟ |
Yani daha önce de sana söylediğim gibi... bir sürü karışıklık, bir sürü boşluklar var... | Open Subtitles | لا ، حسناً ، لقد قلت لك من قبل كان هناك الكثير من الارتباك ، والكثير من الثغرات |
- Biraz karışıklık oldu ve silah çekti. | Open Subtitles | ليكون ضابطاً سرياً كان هناك القليل من الارتباك ، و التلويح بالأسلحه |
Yapmamız gereken şeylerle ilgili kafanda karışıklık oluştuysa özür dilerim. | Open Subtitles | آسف إن ساورك أي نوع من الارتباك مع ما هو مفروض أن نقوم به، فهمت ؟ |
dedi. Bu karşılıklı karışıklık bizi araştırma ve gazeteciliğin çelişen uygulamaları üzerine bir makale yazmaya itti. | TED | وهذا الارتباك، هذا الارتباك المتبادل، دفعنا إلى نشر ورقة بحثية عن الأخلاق المتضاربة والممارسات المتناقضة في البحث والصحافة. |
Ve son meclis soruşturması sırasında Maliye Bakanı Takanashi'nin yaptığı yoruma ...meclis üyelerinin patlaması ile ortaya çıkan karışıklık gösteriyor ki ...hükümet ile muhalefet arasında uzlaşmacı bir anlayış sözkonusu olmayacak. | Open Subtitles | و مع الارتباك بين الأعضاء لحث البرلمانبواسطةالملاحظات... وبالتشويشِ بين أعضاء ..البرلمان أثارَبتعليقاتِ. |
Şimdi karışıklık başlıyor. | Open Subtitles | والأن يبدأ الارتباك. هناك بطلان |
"Lost Souls ölülerin ruhları, nedeniyle ruhsal karışıklık hareket edemiyoruz"? | Open Subtitles | الأرواح الضائعة للأموات" لا يمكنها أن تنتقل بسبب الارتباك الروحي" ؟ |
Staj esnasında Kafa karışıklığı yaşamak ender görülen bir şey değil. | Open Subtitles | . حسناً، الارتباك في خلال التدريب ليس بغير المألوف |
Bu iş bittiğinde, daha fazla Kafa karışıklığı ve tereddüt olmayacak. - Benimle geleceksin. | Open Subtitles | عندما ينتهي هذا وتنتهي فترة الارتباك والحيرة ستأتين معي |
Başka kimselere anlatmadığın o anın. Ertesi sabah yanında uyandığında yüzünden okunan o Kafa karışıklığı. | Open Subtitles | قصة لم تخبريها لأحداً آخر، نظرة الارتباك التي ترينه إياها |
Biraz kafam karıştı. | Open Subtitles | أنا بشيء من الارتباك حسنا ، أعتقد أن لك |
Beta blokerler bazen kafa karışıklığına neden olabilir. | Open Subtitles | نعم، يمكن لحاصرات بيتا أحياناً أن تُسبب الارتباك |
Biraz kafamın karıştığını itiraf etmeliyim. | Open Subtitles | اني اشعر بشيء من الارتباك. |