Başkan kriz esnasında gündelik işleri de devam ettirmeyi istedi. | Open Subtitles | الرئيس يريد ان يبقي الامور على حالها اثناء هذه الازمة |
Ve bu nedenle ne zaman kriz çıkacağı gerçekten düşünülmek zorunda. | TED | ولذلك علي شخص ما ادراك او معرفة متي ستقع الازمة |
Bunların her biri size kriz adına kendinizi geliştirme sorumluluğunu yükler. | TED | تتحملون جميعًا المسؤولية حيث أن هذه الازمة تتطلب منكم النضوج. |
Hastaların kalp krizi sonrası nekahet dönemini evde geçirmeleri tehlikeli. | TED | انه من الخطير جداً بالنسبة للمرضى ان تكون فترة نقاهتهم في المنزل بعد الازمة القلبية |
fakat biz onlara yardım edersek, bu krizi atlatabiliriz. | Open Subtitles | لكن اذا نعطيهم يد اخوية نحن يمكن ان نتغلب على هذه الازمة |
Şimdi geriye dönüp krize nelerin yol açtığını inceleyelim, çünkü tüketiciler, yani hepimiz, bu problemin ortaya çıkmasında büyük bir rol oynadık. | TED | لنعد للوراء ونبحث عن سبب الازمة في الحقيقه سبب هذه الازمه اننا نحن المستهلكون ساهمنا بجزء كبير من المشكلة من خلال حياتنا اليوميه. |
Orada işi yapmak için gerekli kişileri bulmalısın. | Open Subtitles | يجب عليك ايجاد المستندات الازمة لأتمام هذة المهمة |
Bu geceden itibaren kriz sona erene kadar sıkıyönetim ilan ediyorum. | Open Subtitles | من اليوم وحتى تمر الازمة انا أعلن حالة الحكم العسكرى |
Merkezde tutuyoruz. kriz geçince onu bırakacağım. | Open Subtitles | اننا نحتجزه وعندما نعبر الازمة ، سأتركه يذهب |
Barnett bir psikolog, kriz idaresi kadının hayatı. | Open Subtitles | أنها منكمشة. انها تعيش من أجل معالجة الازمة اداريا. |
Ama ikimizde biliyoruz ki Bayan Lang, kriz sona ermekten çok uzakta. | Open Subtitles | ولكن كلانا يعرف,انسة لانج ان الازمة لم تنتهى بعد |
Sayın Şansölye soğukkanlı başkanlığınız sayesinde kriz atlatıldı. | Open Subtitles | الان حسناً, سيدى المستشار بفضل قيادتك الهادئة الازمة قد انتهت |
Daha ne olsun, küresel kriz oldu. Sanayicileri sıkboğaz edemeyiz. | Open Subtitles | الازمة العالمية حصلت لايمكن ان نلوم الصناعة |
Ama Nyborg, Danimarka ekonomik bir kriz ve borçla karşı karşıya. | Open Subtitles | ولكن لاتزال الدنمارك تعاني من الازمة العالمية والديون |
Mümkün oIduğunca bisikIete biniyoruz. KüreseI kriz faIan. | Open Subtitles | لكن الآن وبحدوث الازمة المالية اصبحنا نأتي بالدراجات |
Ayrıca Danimarka'nın daha çok rekabet etmesini istiyoruz ama sırf şu anda kriz var diye çevre vergilerini hafifletemeyiz. | Open Subtitles | ونريد ان نزيد من روح المنافسة ولكنك لاتستطيع المماطلة بالضرائب البيئية بسبب الازمة |
Bir dizi tüp bebek, bu krizi çözmez. | Open Subtitles | دفعة جديدة من اطفال الانابيب لن يحل هذه الازمة |
Louis'in olayında akla yakın senaryonun kalp krizi olduğunu düşünüyorum. | Open Subtitles | الآن ، بقضية لويس أعتقد الازمة القلبية هي السينايو الارجح احتمالا |
Kalp krizi gerçek olmadığı gibi olay pahalıya patladı. | Open Subtitles | على الرغم من ان الازمة القلبية لم تكت حقيقية المشهد كان متعباً |
Uluslararası borç krizi, sıkı bir istikrar planını iyice kaçınılmaz hâle getirdi. | Open Subtitles | الازمة المالية العالمية تقتضي خطة موازنة محكمة |
Doğal hayatı krize mi sürüklüyoruz? | Open Subtitles | هل ندفع بالعالم الطبيعي نحو الازمة ؟ |
Geçide giden gücü ayarlamak için gerekli aletleri götürün. | Open Subtitles | إجلب الأدوات الازمة لتنظيم الطاقه على البوابه |
Burada dikkat etmemiz gereken nokta şu ki; bu tahminler Batı mali krizinden daha önce hazırlanmıştı. | TED | ولكن يجب ان نأخذ بعين الاعتبار ان هذه التوقعات كانت قبل الازمة الاقتصادية في الاسواق الغربية |