Hayır, bir tefeciyi boğazından aşağı asit dökmemeye ikna ettim. | Open Subtitles | لا لقد اقنعت احد الرجال ان لا يضع حمض الاسيد داخل حلقه |
Öğrenebildiğim kadarıyla Tanner içinde insan kalıntıları olan asit dolu bir varil bulmuş. | Open Subtitles | لكني سمعت ان تانر وجدت ما ظنت انه بقايا جثه في برميل من الاسيد |
Kaçmak için uçan yaratıkları kullanacağız ve asit havuzuna düşmemeye çalışacağız. | Open Subtitles | أستعمل المخلوقات الطائره للهرب ولا تسقط في بركه الاسيد |
O Pakistanlı kızın buzun üstünde düştüğü yere ve sonra yanık suratıyla Amerika'ya geldiği evlenme teklifini kabul etmediği adamın suratına sülfürik asit attığı yere gelen, kazanır. | Open Subtitles | اول من يصل الى تلك الفتاة الباكستانية التي سقطت في الثلج بعد ان قدمت الولايات المتحدة بسبب حروق وجهها التي حصلت عليها عندما رفضت الزواج الرجل الذي قام بصب الاسيد الكبريتي عليها يربح ،ربحت |
Olamaz! asit kız! Bu asit kız! | Open Subtitles | لا انها فتاة الاسيد ،فتاة الاسيد |
Hatta kadınları bu şekilde örtülerek ayrıcalık kazanmayı red etmeleri halinde onları demir çubuklara dövmelerinin, hatta yüzlerine asit dökmelerinin yanlış olduğunu hangi hakla söyleyebiliyoruz? | TED | ومن نحن لكي نقول "حتى " انهم مخطئون عندما يضربون أزواجهم بالعصي أو بالحبال الفولاذية أو عندما يرمون الاسيد على وجوه زوجاتهم اذا رفضن - زوجاتهم - ان يلتحفن بهذه الملابس |
Bu yüzden gözlerine asit dökmeye karar vermiş. | Open Subtitles | لهذا قرر وضع الاسيد في عيونها |
Sanırım lion asit alıyor. | Open Subtitles | أعتقد أن (لايون) يستعمل حمض الاسيد |
Bu asit! | Open Subtitles | انه حمض الاسيد |
- asit. | Open Subtitles | حمض الاسيد. |